Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Ehli Beyt yazarı, Seyyid Seyfettin Ocağı evlatlarındandır. Aşk ile Canlar...
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

Günlük yaşamda Aleviler -1

GÜNLÜK YAŞAMDA ALEVİLER (1)

Özdurmaz Dede: İşyerinde Aleviliğini gizleyen çok. Alevi olduğum için atıldım

29/01/2006

DEMET BİLGE ERGÜN -İSMAİL SAYMAZ -FOTOĞRAF: VAHAP ŞATIR

BAŞLARKEN
Aleviler bu coğrafyada hep vardı. Osmanlı ile yıldızları hiç barışmamıştı. Cumhuriyet kurulduktan sonra da uzun yıllar birçok sorunla sessizce baş etmeye çalıştılar. Çok partili dönemde 'oy deposu' olmanın dışında sorunlarıyla yakından ilgilenen pek olmadı. 1970'lerdeki iç çatışma ortamında, Maraş katliamıyla doruğa çıkan saldırıların hedefiydiler. Göç yıllarında aktıkları kentlerde, 1980'lerin sonunda yavaş yavaş seslerini yükseltmeye başladılar. 1990'larda gizlenme geleneğini kırmaya yönelik ataklar ve taleplerle gündeme oturdular. Şimdi AB süreciyle de desteklenen demokratikleşmede köklü sorunlarına çözüm bekliyorlar. Radikal'in bu dizisinde amaç, kentte yaşayan Alevilerin günlük yaşamda karşılaştığı sorunları yansıtabilmek. Dizide, dedeler de dahil olmak üzere, her yaştan, her iş ve meslekten, her sosyal gruptan Alevilerin anlattıkları yer alacak. Geleneklerinin şehirde aldığı durum, inanç ve ibadetlerini yaşama konusundaki sıkıntılar, komşuları, iş ve okul arkadaşlarıyla ilişkiler, Alevi-Sünni evlilikleri gibi sorunları dizi boyunca gözler önüne serilecek.

Aleviliğin omurgası kabul edilen dedelik, köylerde toplumu düzenleyici bir işleve sahipti. Dedeler, taliplerinin bulunduğu köyleri tek tek geziyor, cem yapıyor, sorunları dinliyor, dargınları barıştırıyordu. 'Görgü cemleri'nde kurulan 'mahkeme'de suç işleyen, hatası olan, eşini, ailesini, komşularını zorda bırakan kişiler hakkında karar vermek de dedelerin görevleri arasındaydı.

Sarsılan otorite
Üryan Hızır Ocağı'nın dedesi Ali Büyükşahin, 61 yaşında bir inşaat mühendisi. Memleketi Adıyaman'da yaşıyor. Ocağın Güneydoğu ve Doğu Anadolu'da Adıyaman ve Malatya gibi kentlerde, Suriye'nin Muhabbet Köyü ile İstanbul, Mersin, Adana gibi metropollerde yaklaşık 20 bin talibi var.

Büyükşahin, babası 'Hamo Dede' 1997 yılında ölünce yaşı, en büyük çocuk oluşu, eğitimli olması dikkate alınıp dede olmuş: "Babam vefat edince taliplerimiz ve dostlarımız bir araya gelip beni uygun gördü. Dedenin, halkın sevebileceği bir kişi, tahsilli ve birikimli olması lazım. Kışın köyleri geziyor, taliplerle görüşüyor, sorunlarını dinliyorum. Cem yapıyoruz."

Büyükşahin, göç olgusu ile birlikte Alevilik inancında bir 'gevşeme' yaşandığını düşünüyor. Büyükşahin'e göre, Alevilerin ibadet için cemevi bulamaması da bu gevşemede etkili olmuş: "Bir araya gelmek için olanak yoktu. Aleviler cemevine kavuşamıyorsa bile eline, beline, diline sahip olur. Aşına ve eşine sahip olur. Dürüst olur, hak yemez. Bunlar ibadetin parçası. Bazı yerlerde dedeliğe tam anlamıyla hak verilmiyor. Ancak Aleviliğin yaşaması için dedelik önemli."

'Baba Mansur Ocağı'ndan dede Mehmet Özdurmaz ise kente göç süreci sonunda Alevilerin çektiği sorunları, onlarla birlikte yaşayan isimlerden.

'Toplumdan korkuyoruz'
Gebze'de oturan Özdurmaz anlatıyor: "İnsanların okuldaki çekingenliklerini, kendilerini Alevi olarak ifade edemediklerini herkes biliyor. Hâlâ bu durum okullarda sürüyor. Zaman zaman okul yöneticileriyle de tartışıyoruz. İnsanların iş hayatında da sürüyor. İşyerinde de kimliğini saklayanlar var. Bizzat kendim, Alevi olduğum için çalıştığım fabrikadan çıkarıldım. Toplumun sosyal yaşantısının her alanında insanları etkiliyor, sıkıntıya sokuyor. Gebze'de de örneğin, cemevlerini kurduk. Ama Ehli Beyt içtihatlarını uygulayamıyoruz. Toplumdan çekiniyoruz. Toplum bizim farklılığımızı kabullenemiyor. Böyle olunca katılım olmuyor."

Özdurmaz şöyle devam ediyor: "Biz Sünni arkadaşımızın cenazesine katılıyoruz, uyum sağlıyoruz. Bir sünni arkadaşımız bizim cenazemize katılınca yadırgıyor. Devlet büyükleri televizyonlarda, ibadetlerimizi 'cümbüş' diye nitelerse bu bir baskıdır. Belki toplumun ihtiyacından dolayı, pratik dede yetiştirme yöntemleri başladı. Bu da zamanla bu kurumların çökmesine neden olacak. Çünkü sağlıklı bir şekilde yetişmiyorlar. Bu işin ehli olan bu işi yürütür. Eğer bir dede kendisini yetiştiremiyorsa devam edecek diye kural yok. Alevi-Sünni evlilikleri oluyor. Zaman zaman benim de katılıp aileler arasında barış sağladığım evlilikler oluyor. Kuran açısından baktığınızda, böyle bir evliliğe yasak getiren bir hüküm yok. Alevi-Sünni evliliğinde nikâh kıydım. İnsanlar artık daha objektif bakıyor. Zamanla bu tür tabuların yıkılacağına inanıyorum."

Genç bir aday
Yaşlı dedelerin kentte hızla değişen topluma uyum sağlayamaması, zaman içinde dede ya da dede adayı gençleri ön plana çıkarmış. Bunlardan biri, 35 yaşındaki Ali Kenanoğlu. Üniversite mezunu bir 'dede adayı' olan Kenanoğlu, 'Hubyar Sultan Ocağı'na bağlı. İki ağabeyi arasında Alevi duyarlılığı en yüksek onda bulunduğu için 'dede adayı' olmuş. Kentin özelliklerini yakından bilen Kenanoğlu anlatıyor:

"Yaşadığımız dönem, 'kentleşen Aleviliğin oluştuğu' dönemdir. Aleviliğin değer yargıları yeniden değişiyor, taşlar yerinden oynuyor. İbadetler şehirde değişiyor. Köy ortamında herkes semahçıdır. Ama kentlerde bu işi cemevlerinde öğrenen 'semahçı grubu' ortaya çıktı. Şu sıralar mesela cemde oturma düzeni tartışılıyor. Dedelikte de bu değişim var. Köyde dede, hem sağlıkçı, hem savcı, hem sosyal ve siyasal liderdi. Kente gelince tersi oldu. Genç kuşaklar rağbet etmediği için orta yaşı üzerinde olanlar dedeliği devam ettirdi, ama bilgiyi kendinde toplayamadı. Kentte bilgi el değiştirmişti. Cemevi yönetimleri çoğu taliplerden oluşuyor. Aydın, bilgili talipler Aleviliğe yön vermeye başladı. Ancak ne olursa olsun dedeye duyulan saygı ve önem devam ediyor. Aleviliğin olmazsa olmaz kurumlardan biri dedeliktir. Şu an dedeler cemevinde ibadeti yönlendiren kişi durumunda. Yani doğal noktasına döndüler. Kent Aleviliği dedenin misyonunu belirliyor. Bundan sonra ne olacak? Dedeliğin kurumsallaşması, kent ortamına uyarlanması konusunda kent kültürü almış insanlar ön plana çıkacak. Ama bu insanların misyonu yaşlı dedelerin olduğu gibi sadece cemevi ile sınırlı olmayacak. Toplumsal bir konumu da olacak."


Mutluluğu farklı mezheplerde buldular  
Alevi ve Sünniler günün gelişen koşullarında artık daha sık bir araya geliyor. İş yaşamı içinde yan yana çalışıyor, okulda, üniversitede aynı sırayı paylaşıyor. Toplumsal, siyasal ve dinsel bakışları farklı olsa da şehir hayatının sorunlarıyla birlikte boğuşuyor. Kimi zaman çıkış noktasını birlikte arıyor. Toplumsal yaşamdaki birliktelik özellikle Alevilerin çok da onaylamadığı bir başka birlikteliği birlikte getirdi: Alevi-sünni evliliğini.

Geçmişte yaşanan kötü tecrübelerin izleri sürse de Vahide ve Hikmet Sınnağ'ın 11 yıldır sürdürdükleri evlilikleri 'ortak yaşam adına' umut veriyor. Sınnağ çifti, Bağcılar'da, kutu gibi bir evde, iki çocuklarıyla rahat ve huzurlu bir yaşam sürüyor.

'Tam evlenirken söyledi: Aleviyim.'
Tam 11 yıl önce, Vahide hanımın işçi, Hikmet beyin servis şoforü olduğu işyerinde tanışmışlar. "Tanıştık, altı ay 'konuştuk', sonra da evlendik" diyor Vahide hanım. Evlenene değin eşi Hikmet'in Alevi olduğu bilmiyormuş. "Hiç sormak aklıma gelmedi" diyor, "Bir gün tam evlenmek üzereyken, 'Aleviyim' dedi. Beni vermeyeceklerinden korkuyormuş. 'Onlar ne karışır' dedim. Ve biz evlendik."

İki eş de 37 yaşında. Vahide hanım, Zonguldaklı. Önceki eşinden geçimsizlik nedeniyle ayrılmış. Hikmet bey, Çorumlu. O da ikinci evliliğini Vahide hanımla yapmış. Her ikisi de inançlarına uygun evliliklerini bitirip birbirleriyle evlenmişler. Vahide hanım, "Anladık ki, aynı inançtan olmak, birlikteliğe yetmiyormuş. Başka şeyler gerekiyormuş bunun için." Sınnağların iki çocuğu var: Muzaffer, 15'inde. Vahide hanım ilk evliliğinden, Muzaffer. Beş yaşındaki Berdan, çiftin ikinci çocukları.

Vahide hanım inançlı bir Sünni: Orucunu tutuyor, beş vakit namazını kılıyor, perşembe akşamları Kuran okuyor. Hikmet bey, "Alevi kökenliyim fakat her inanca aynı mesafedeyim" diyor. Hikmet bey, ramazanda oruç tutmuyor, ama Vahide hanım, eşini kahvaltı hazırlamadan bırakmıyor. Hikmet bey de iftar sofrasında eşine eşlik ediyor.

Anlamsız önyargılar
Vahide hanım oğlu Muzaffer'e dini inancını aktarmaya çalışıyor. Muzaffer mutlaka cuma namazını kılıyor. Hikmet bey, "Muzaffer, iradesiyle hareket ediyor. İstiyorsa, kılmalı tabii" diyor. Vahide hanım, cemevine de gitmiş. "Bizim camilerden farklı" diyor, "Çok ilginç geldi bana." Sünniler arasındaki 'Alevilere' yönelik önyargılara Vahide hanım, anlam veremiyor: "Bir gün toplanmış, Kuran okuyorduk. Kadın hoca, 'Alevilerin yemeğini yemeyin' dedi. Duyduğuma inanamadım! Kavga ettik kadınla. Bir komşumuz bu söze inanıp Alevi komşumuzun yemeğini dökmüş."

Salona küçük Berdan, giriyor. Hikmet bey Berdan'ı kucağına alıp severken, "Bu önyargıları biz kıramadık, belki çocuklarımız kırar" diyor...


Alevi-Bektaşi terimleri için küçük sözlük

SEYİT
Hz. Muhammed'in çocukları ve torunları; Hz. Ali'nin eşi Hz. Fatma'dan türeyen bir soyu oluşturur. Başlangıçta, Hz. Hüseyin soyundan olanlara 'seyit', Hz. Hasan soyundan olanlara 'şerif' denildi; zamanla bu ayrım ortadan kalktı ve her iki imamın soyundan gelenlere 'seyit' adı verildi.

DEDE
Alevilik-Bektaşilik'te, mürşitlik aşamasına gelmiş, Babagan kolunda baba, Çelebiyan kolunda çelebi adıyla anılan ve cemdeki 12 hizmet sıralamasında ilk sırada gösterilen, cemi yönetme hizmetinin sahibi durumunda bulunan dini-ruhani önder.

BABA
Bektaşiliğin Babagan kolunda mürşitlik aşamasına gelmiş, tekkede, dergâhta düzenlenen törenleri ve tekkenin dergâhın içişlerini yöneten derviş.

SEMAH
Cemdeki 12 hizmet sıralamasında yer alan, cem ve muhabbet toplantılarında müzik eşliğinde yapılan kutsal dans. 'Semah dar'ına durmak: Cemaatin ve dedenin önünde semah dönmeye hazır olduğunu bildirmek için, niyaz ederek meydanın ortasına gelip, ayaklar mühürlenmiş, kollar göğüste çapraz, baş öne eğik durmak. Semah nefesi: Semah dönülürken okunan nefes.

CEM
Sözcük, Arapça 'toplama, biriktirme, topluluk, kalabalık' anlamlarına geliyor. Alevilerin-Bektaşilerin cemaatle birlikte yaptığı, son derece ayrıntılı kurallara bağlanmış ibadet. Cem, yalnızca dinsel nitelikli bir toplantı değil, aynı zamanda hem ruhen yenilenme, yıkanma ve hem de toplumsal ve bireysel sorgulanma yeridir.

Cem erenleri: Ceme katılan canlar.
Cem erkânı: Cem kurbanı.

NOT: Esat Korkmaz'ın Kaynak Yayınları'ndan çıkan Alevilik-Bektaşilik Terimleri Sözlüğü'nden alınmıştır.

KAYNAK: Radikal

Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. * YouTube, Alevilikte inanç-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62 * YouTube, Hakk Dergahı TV kanalımız: https://www.youtube.com/@hakkdergahitv8618 * Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241 * Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519 * WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı; https://www.alevilikte-inanc.de/ * Facebook, Seyyid Hakkı özel sayfamız; https://www.facebook.com/SeyyidHakkiAL/ Aşk ile Canlar...