Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Ehli Beyt yazarı, Seyyid Seyfettin Ocağı evlatlarındandır. Aşk ile Canlar...
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

Aleviler ne istiyor? --3

ALEVİLER NE İSTİYOR? -3-

Hazırlayan: Sultan Özer

Aleviliği Sünniliği çatıştırmaya çalışıyorlar

Atilla Erden (Hacı Bektaş Veli Dernekleri Başkanı)

Aleviler ne istiyor?
Aleviliği bir mezhep, dinsel yapı olarak ele alırsak son derece yanılırız. Çünkü Alevilik pek çok dinsel değer yargılarını, düşünceleri içinde barındıran bir kültürel yapı. Yaşam felsefesi, aile yapısı, sosyal organizasyon, görüşü, mimarisi, sanatı, kullandığı dil içine giriyor. Türkiyede böyle Anadolu Alevilerine özgü bir yapı oluşmuş. Böyle bir kültürel yapı, yaşam felsefesi ile Aleviliği ele alırsak, Türkiyedeki iktidarlarla bir çatışma, kültür çatışması çıkıyor ortaya.

Bu çatışmanın temelinde yatan ana sorun, TCnin ulusal yapısının ideal boyutlarda demokrat, laik, hukuk normlarının sağlıklı işlediği çağdaş bir yapıya kavuşamaması. Çağdaş laik bir toplum olsak bizim sorunlarımızın yüzde 99u olmaz. Çünkü laik bir toplumda sen kiliseye gittin, sen camiye gittin, sen havraya gittin diye bir sorun yok. Ama bize bugünkü iktidar ne diyor, efendim sen cemevine gidemezsin, ben cemevini tanımıyorum. Camiye gidebilirsin.

Burada korkunç bir kültür çatışması var. Neden, çünkü ben camiye karımı, kızımı, sazımı götüremiyorum, sohbetimi yapamıyorum, semah dönemiyorum. Cami benim kültürel, dinsel ritüelimi uygulamaya uygun değil. Binlerce yıldır böyle gelmiş. Çatışma öyle büyük boyutlara varıyor ki, toplumu bölüyorlar: Siz esas Müslümansınız cemevinde ne işiniz var şeklinde.

Yani demokrasi mi diyorsunuz?
Evet. Demokratik kuralların kesin, hukuk devleti normlarının sağlıklı işlediği, laik toplum yapısının sağlıklı kurulduğu, yasama yürütme ve yargı güçlerinin özerk olarak çalışabildiği bir ulusal yapıyı kurduğunuzda Alevilerin sorunlarının yüzde 99u halledilir. Yüzde 1 de hangi dedeye gideriz, hangi ocak bizimdi, köyden geldik, şehirde ne yaparızdır.

Devlet, İslamın da Hanefi mezhebini tutuyor. Diyanet bunların kadroları ile doldurulmuş. Bunu bir de eğitim sistemine zorunlu din dersi olarak sokup, benim kültürümün tam tersini çocuklarıma aktarıyor ve asimile ediyor. Ben çocuğuma dünyanın yaradılışını çok farklı anlatıyorum. Zorunlu din dersinde ise dogma anlatılıyor. Oysa Alevi felsefesinde dogmaya yer yok. 13. yüzyıldan bağırarak getiriyor, bilimden gitmeyen yolun sonu karanlıktır diye.

Anadolu Alevilik felsefesi ve kültürü aydınlanmacı, dogmadan uzak, bilime açık. Ruhban sınıfı oluşturmuyor, kimseye imtiyaz tanımıyor. İşte bu aydınlanmacı yapı da bunları korkutuyor. Onun için de yok etmeye çalışıyor. İktidarlar karşı grupları da üstümüze salıyorlar. Yakıyor, yıkıyor öldürüyorlar.

Bizden başka örneği yok hem laikim deyip hem zorunlu din dersi uygulamasının. İsteyen alsın diyenler var. Bu da tehlikeli. Öyle büyük bir baskı var ki, Vay sen din dersi almıyorsun diye çocuk horlanıyor hocası tarafından. Bizim üstümüzde çok büyük baskısı var.

Aleviliği, Sünniliği çatıştırmaya uğraşıyorlar. Benim gibi düşünmeyen de bu ulusun evladı. Devlet, iktidar bunu bize göstermiyor. İbadet yerlerinde farklılıklar var. Kimin evi, avlusu büyükse cemi orada yapmışız. Binlerce yıldır getirdiğim ibadet merkezimi adam yok sayıyor.

Nüfus cüzdanında ne yazsın?     
Çağdaş ve laik toplumlarda nüfus cüzdanında din hanesi kesinlikle yok. Şimdi bizimki ileri bir adım atmış, isteyen yazdırsın demiş. Siyasal iktidarın baskısı altında nasıl yazdırmayayım! Yazdırırken de düşünüyor. Nasıl yazdırsın, doğru mu yazdırsın, eğri mi yazdırsın, hiç mi yazdırmasın. Baskı getiriyor, çözemiyorsun. Alevi olduğu halde söyleyemeyen çalışanlarımız var. Çünkü işten atılıyor, baskı görüyor, horlanıyor. Nüfus kağıdında illa hane olarak bildirirsen felaketin devamıdır.

Emperyalizm diyorsunuz yani?   
Ben cemevine giderim, sen camiye gidersin kimsenin rahatsız olduğu yok. Halkın birbiri ile sorunu da yok. Ama iktidarlar illa Alevi kültürünü pasifize etmek, yok etmek istiyor. Böl parçala yönet. Emperyalizm, kapitalist sistem Türkiyeyi parçalamak istiyor. Zorla kazandığımız bağımsızlığımızı elimizden almak için yaptıkları ilk şey bizi kardeş kardeşe kırdırmak, parçalamak, ekonomik, siyasal bağımsızlığımızı yok etmek. En iyi yolu sen Alevisin, sen Kürtsün, sen Çerkezsin, sen Lazsın. Son on senede birdenbire büyüdü bu.

Ben lisede okurken kimse birbirine sormuyordu Alevi misin Çerkez misin, Laz mısın. Dışarıdan pompalandı. İşte Ortadoğu projesi. Sen bölmeden Ortadoğuyu bütün halinde alamazsın. Böleceksin ki, istediğin gibi parçalayıp, kullanacaksın.


Aleviler üzerinde 25 yıllık bir zulüm var

Kazım Genç (Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı)

Alevilerin temel talepleri neler?
Alevilerin bir tek isteği var; bu ülkede ayrımsız, eşit yurttaş olarak muamele görmek. Bunu bölümlere ayırdığımızda, bir Alevi cemevinde ibadetini yapamadığı zaman bu sorundur, eşit muameleye tabi tutulmamakta, ayrımcılık yapılmaktadır. Bir Alevi köyüne cami yaparsanız bu Alevilere bir zulümdür. Kahramanmaraşın Nurhakta Alevi köylerine merkezi sistemle ezan okutursanız bu zulümdür, ayrımcılıktır.

25 yıllık bir zulüm vardır Aleviler üzerinde. Süryaniler, Yezidiler, diğer kesimler için de öyle. Onyıllardır demokrasi mücadelesi veriyoruz, zorunlu din dersleri bir zulümdür, asimilasyondur diyoruz. Bırakın AKPyi, CHPli milletvekilleri de tek değişiklik önergesi dahi verip, Anayasanın ilgili hükmünün kaldırılmasını istiyoruzé demediler.

Çok enteresandır, Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulunun alacağı bir kararla tüm okullarda matematik, fen, fizik, kimya, biyoloji, edebiyat dersini kaldırabilir, bir tek din dersini kaldıramaz, anayasa hükmüdür çünkü. Böyle bir ayrım olabilir mi? AİHMe dava açtık. Yasal değişikliği kendiniz yaparsanız, insanlar AİHM kapısına dayanmazlar. Devam eden iki dava var. Hatice Kösenin oğlu Ali Köse ile ilgili olan ve İstanbul 6ncı İdare Mahkemesinin reddettiği dava temyizde. İkincisi, federasyonumuzun Genel Başkan Yardımcısı, Hubyar Derneği Genel Başkanı Ali Kenanoğlunun oğlu ile ilgili dava. 25 yıl sonra bir mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi. Valilikten ve hükümetten talepte bulunduk, bu bir fırsattır, karara itiraz etmeyin dedik. Valilik 8 sayfalık fetva niteliğinde bir dilekçe ile karara itirazda bulundu. Bölge İdare Mahkemesi bu kararı kaldırdı. O karar zaten bir tek öğrenciye ilişkin. Kalan çocuklar ne olacak. Zulüm, asimilasyon devam ediyor.

Nüfus kağıdındaki din hanesi de AİHMe taşındı. Bir yurttaş olarak kimliğimi devlet kurumuna verdiğimde, herhangi bir olay nedeniyle güvenlik görevlisi kimliğime baktığında benim inancım hakkında bilgi sahibi olmasın. Benimle tanrı arasındaki inanç o kamu görevlisini niye ilgilendirir. Nüfus Cüzdanı Kanununda değişiklik yapıp seçmeli hale getirdiler. O kadar çok tehlikeli ki. Din hanesine Alevi yazdıracağım, nüfus memuru diyecek ki Alevilik diye din yok. Yahut boş bıraktıracağım, Sen dinsiz misin?..“ Kamu görevlisi ile vatandaş karşı karşıya getiriliyor. Başka bir sıkıntı da Diyanet İşleri Başkanlığı. Laik bir devlette olmaması gereken, çok devasa bir kurum. Kadrosu ile TSK, MEB, İçişleri Bakanlığı emniyetten sonra dördüncü büyük güç. Bütçesi ile AKP Hükümetinin 6 bakanlığını toplayın bir Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi yapmaz. Devlet benden aldığı vergi ile gidip Alevi köyüne cami yaptırıyor, Alevi çocuğunu asimile ediyor. Bu bir zulüm değil mi?

AB uyum sürecinde yapılan değişiklikler bazı ilerlemeler getirmedi mi?
ABye uyum süreci içinde İmar Yasası değiştirildi. Okul, hastane, park yeri, yol yeri, cami yeri ayrılır diye bir hüküm vardı. Müslüman olmayan yurttaşlar ne olacak ifadeleri ile karşılaştılar. Cami kelimesini kaldırıp, ibadet yeri yaptılar. Bunu ABye sunup, bizde her inanç kendi ibadet yerini yapabilir diyorlar.

2002/4100 tarihli Bakanlar Kurulu kararı var. Nerelere bedava elektrik verileceğini belirliyor. İbadethaneler (cami, mescit, kilise, sinagog, havra). Cemevini ibadet yeri saymıyor. Bir inancın ibadet yerini inanç sahipleri mi yoksa devlet mi, siyasi otorite mi, asker mi, yahut İçişleri Bakanlığı mı tespit eder? Çağdaş demokratik toplumlardaki cevabı; inanç sahipleri tespit ederdir. Ama totaliter toplumlarda devlet benim, ben tespit ederim. Burada olan budur. Ülkenin başbakanı çıkıyor diyor ki, Cemevleri ibadet evleri değil, kültür evleridir. Ona mı düştü. Alevi midir O. Değil. Kardeşim cemevi benim ibadet yerimdir diyorum.

Kayserinin Sarıoğlan ilçesi İğdeli köyü. Kaymakam muhtara Köye cami isterim diye dilekçe ver. Ben hem köyünün yolunu yapayım, altyapı çalışmalarına yardımcı olayım, hem de camini yapıyım. Böyle demezsen yapmam diyor. Köy halkı bize anlattı. Baskı yaptık, vazgeçtiler. Vatandaş ben Aleviyim diyorsa, sen inanç hizmeti götürmek istiyorsan git cemevi yap.

04.07.2006   KAYNAK: evrensel.net

Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. * YouTube, Alevilikte inanç-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62 * YouTube, Hakk Dergahı TV kanalımız: https://www.youtube.com/@hakkdergahitv8618 * Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241 * Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519 * WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı; https://www.alevilikte-inanc.de/ * Facebook, Seyyid Hakkı özel sayfamız; https://www.facebook.com/SeyyidHakkiAL/ Aşk ile Canlar...