Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı—Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Seyyid Seyfettin Ocağı evladı.—Allah Muhammed ya Ali.
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

ANASAYFA



Muhammed Ali yolunda, verilen ikrar ve ikrarın amacı...
Alevi inancında yola ikrar vermeyen bir kişi, Alevi değildir. Ikrar, sözlük anlamı; Söz vermek, yemin etmek, biat etmektir, akt dır.  

Alevilikte, verilen ikrar; Allah’ın birliğine, Hz.Muhammed Mustafa’nın peygamberliğine, Şahı Merdan Ali’nin Veliahtlığına itaat etmek, Ehli Beyt’e muhabbet ve Mürşid ile Pirin buyruğuna riayet etme sözüdür. Verilen ikrar, bilerek ve gönülden verilmelidir. 

Ikrar sözü, insanın yaratılışının öncesine dayanır...
Allah ruhları yaratırken Ruhlar, Allah’ın varlığını ve birliğini tasdik ederek ikrar vermişlerdir. O’nun illahi kuvvetine inanıp bağlılıklarını dile getirmişlerdir. 

Dolayısıyla ilk ikrar, Allah ile Cebrail arasında gerçekleşmiştir. Allah, Cebraili yaratırken kendisine sorar “sen kimsin ben kimim?” ve Cebrail, “sen yaradansın ben ise yaradılan” buyurmuştur. Işte ikrar vermenin temeli, burada atılmıştır.  

Ikrar yola girmek için Hakk meydanında, pir huzurnda verilen sözdür. Verilen ikrar, kişi için manevi olarak yeniden doğmak demektir. Ikrar erkanı Hakk meydanında, Pir huzurunda ve canların şahitliğinde yerine getirilir.  

Ikrar, gösteriş için değildir. Ikrar, özünü dara çekerek gönülden verilmelidir. Çünkü ikrar riyakarlığı, ikiliği, yalan ile dolanı, kin ile nefreti, dedikoduyu, vs. kabul etmez.  

Ikrar gülbengi...
Bismişah, Allah Allah!
Allah bir, ya Muhammed Ali, ya On Iki Imam,
Insan-i Kamil yoluna talibim,
Elime Dilime Belime sahibim.
Rıza şehrine girmektir dileğim.
Hakk meydanında, canlar şahidim olsun.
Allah eyvallah, nefes pirdedir.

Diyerek ikrar sözünü, beyan etmiş olur. Ikrar sözünü beyan eden bir kişi, artık yol evladıdır. Hakk’a ulaşmayı talep eden kişiye, talip yani yol evladı denir. 

Eline Diline Beline sahip olma ilkesi; Alevi inancının temelini, ikrarın özünü yansıtır ve aynı zamanda Alevilerin uyması gereken en temel etik-ahlaksal kuraldır.  

Verilen ikrarın amacı…
* Insanlık yolunda doğru duruşlu olmaktır,
* Evrendeki mevcudata saygılı olmaktır,
* Hatayı azaltma ve bireye öz güven kazandırmaktır,
* Insanı vasıflı kılmak, eğitimle geliştirmektir,
* Bireyin özgür gelişimi ve toplumsal dayanışmasını savunmaktır,
* Insanların dayanışmasını, gelişmesini, duruşlu olmasını sağlamak ve bireyselliği aşmanın aynı zamanda inancının gereği olduğunu bilinmesidir,
* Alemdeki mevcudata gereken hizmeti çıkarsız, riyasız, ödünsüz, hiç bir fark gözetilmeden yerine getirilmesi, anlayış ve inancında odaklaşır,
* Yaşamı doğru kılmak, sevgi ve dostluk zenginliğini geliştirmektir. Bir bütün olarak insanı, insanlığı ve alemdeki mevcudatı kucaklamaktır.
 

Ikrar vermede, kaç nesne bağlar ve kaç nesne açar?
Imam Cafer-i Sadık Buyruğu; Muhammed Ali Yolu’na talip olmak isteyen bir kimseye lazım, mühim ve gereklidir. Ikrarın verilmesi, on iki nesne ile bağlanır ve on dört nesne ile açılır.  

Ikrar vemeyi bağlayan, on iki nesne…
1-Gözü bağlamak gerek: Kendi ayıbından gayrı kimsenin ayıbını görmeye, örtücü ola, gözü ile gördüğünü, eteği ile örte.
2-Kulağı bağlı gerek: yaramaz haberlerden, gıybet sözünü işitip dinlemeye.
3-Dili bağlı gerek: Üstadı yanında, dil olmaya.
4-Eli bağlı gerek: Kimseye el olmaya ve bir nesneyi koymadığı yerden eli-uzunluk edip almaya.
5-Gönül bağlı gerek: Hakk’tan başkasına meyl-u muhabbet etmeye.
6-Hırsı bağlı gerek: Tamahı galip olmaya.
7-Nefsi bağlı gerek: Nefsine yenilmeye, şehvet elinden biçare, aşağılık olmaya.
8-Boynu bağlı gerek: Davet olunan yere muhalefet etmeye.
9-Gazabı bağlı gerek: Kimseye dava ve kavga etmeye.
10-Beli bağlı gerek, (gayret kuşağı ile): Ki Hakk´tan gayri kimseye ihtiyaç yüzünü göstermeye.
11-Ayağı bağlı gerek: Yaramaz yerlere varmaya.
12-Sıdkı bağlı gerek: Yapıştığı yerden sıkı(muhkem) dura, itikadı sıkı ola.
 

Cenab-ı Hakk’a malum ola ki, dahi bundan sonra belinin (miyane beste´nin) bendini yani kemerbest ikrarını açan o ondört nesneyi de açıkla.  

Ben öğreneyim ki talibi Hakk, O’ndan bir feyiz alalar, Yol içinde kamil olalar, evliya izini inleyip ve gittiği yolu gözleyip o yol ile serçeşme yani pınarın kaynağını bulalar. 

Ikrar vermeyi açan, on dört nesne…
Allah’a ve Allah’ın kullarına malum oluna ki, şimdide ikrarı açan on dört nesneyi açıkla. 

1-Sofrası açık gerek: Şahı Merdan Ali’nin keremetidir ki bir gün, bir çok kimseler Şahı Merdan Ali huzuruna geldiler, “Ya Ali, bize keramet göster, görelim” buyururlar. 

Şahı Merdan Ali, Kanber’e buyurur ki: “Ya Kanber, sofra getir!”
Onlar, „Bizim karnımız toktur, senden bir keramet isteriz ya Ali!“ buyururlar. 

Şahı Merdan Ali, bu kez buyurur ki: „Ya Kanber, Zülfikar’ı getir, bunlara bir keramet göstereyim.“ Onlar, Şahı Merdan Ali’nin heybetini görüp anladılar ki keramet, „sofra salmak“ tır. Dahi ses çıkarmadılar, her biri dağılıp gittiler. Böylece bilindi ki sofra salmak, Şahı Merdan Ali’nin kerametidir.
2-Kapısı açık gerek: Evine gelen konuğa izzet, hürmet ve hizmet eyleye. Şahı Merdan Ali’ye vasiyet etmiştir ki: Ya Ali, konuğunu hoş tut. Bir kişinin evine konuk gelse, kendi rızkını beraberinde getirir. Gittiği zaman da o ev sahibinin günahlarını, beraberinde götürür.
3-Gönlü açık gerek: Daima güler yüzlü ola, kimseye ekşi yüz göstermiye.
4-Dili açık gerek: Daima zikr ede ve Allah‘ı ana ve hem tatlı kelam söyleye, tatlı sözlü ola, kimsenin gönlünü incitmiye.
5- Ufku açık gerek: Azıcık bir şey için öfkelenip, darılmaya, yumuşaklık suyunu kızgınlık ateşinin üzerine döke, sabırlı ola.
6-Lutfu açık gerek: Katına gelen insanın ihtiyacı neyse, gücü yettiği kadar yardımcı ola.
7-Kerem’ açık gerek: Cömmert, mürüvet sahibi ola, kimsenin sözünü red etmeye.
8-Seha-i açık ogerek: Alevilik içinde olan kimseye gerektir ki, cömert ola, elinden geldiğince cimrilikten uzak dura.
9-Eli açık gerek: On bir Imamların atası, Şahı Merdan Ali ibadet halinde iken yüzüğünü parmağından çıkarıp yoksula verir ve Hakk yoluna öz canımı kurban ederim der. O halde, yol erkan içinde olan kişinin, Hakk yolunda başından ve canından geçmesi gerek.
10-Gözü açık gerek: Her baktığı nesneye hizmet nazariyle baka, Hakk’ın hikmetini ve kudretini gözetleye.
11-Kulağı açık gerek: Her işittiği sözü Hakk tarafından gelen nida(ses) bile ve her sözden bir hisse ala.
12-Anlı açık gerek: Yani doğru ola, yol içinde dürüst ola, Dört Kapı Kırk Makam‘a aykırı bir iş işlemeye ki, halk içinde bu yüzden utanmaya.
13-Ayağı açık gerek: Davet olunan yerden muhalefet etmeyip gide ve o daveti red etmeye.
14-Yakıyn’ı açık gerek: Erenler yoluna talip kişi, itikatı sıkı olması gerek. Bu da, gerçek erenlerin eteğine yapışmaktır. Öyleyse, şimdi yolunu seven talipler ve Pirler bu erkanı yani ilkeleri yerli yerince uygulayalar ve de Mürşidin meşrebi ve silsilelerini (soy kütüğünü) Şahı Merdan Ali’ye ulaştıralar. 

Talip eğiten kişiye gerektir ki, bu sorularda kamil yani olgun Mürşid veya Pir olalar. Yeri gelince cevap vereler. 

Ey talip!
Yol ehlinin hali budur ki, bildin ve işittin. Bir kişi bu yol içinde olmazsa, yol ehli demek olmaz.
Aşk ile, verilen ikrarın demine Huu. 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Bismişah, Allah Allah!
Evliya, enbiyaların cümle erenlerin himmetiyle,
Bizleri bir araya getiren Ehli Beyt sevgisine Allah eyvallah.
Aşk olsun o sevgiye ki rengine, diline, dinine bakmadan bütün insanlığı ve

kainatı kucaklar.  

Özümüz, aslımız sana dönüktür ya Cenab-ı Hakk!
Tek sana kulluk eder ve tek senden yardım dileriz.
Okuduğumuz dua ve dileklerimizi dergahı izettinle kabul eyleyip,
iyi niyetli kullarından himmetini esirgeme. 
 

Cümle sevdiklerinin yüzü suyu hürmetine;
Hastalarımıza șifa, dertlerine derman ihsan eyle.
Aramızdan göçüp sana dönmüş olan kullarından rahmetini,
bizlerden de şefaatını esirgeme ya Cenab-ı Hakk. 
 

Gençlerimizi cehaletin kör kurşunundan, yobazın zulmünden koru,
Onları insanlığa, anne ve babalarına bağışla ya Cenab-ı Hakk! 
 

Ulu erenlerin, Bozatlı Hızır’ın ve Pir Hünkar'ın hakkı için;
Cümle canların dualarını, ibadetlerini kabul eyleyip
Muhammed Ali ilim irfanından ayırma ya Cenab-ı Hakk!
 

Ya Cenab-ı Allah!
Hasta olanlara şifa, sağlık dileyene sağlık, huzur dileyene huzur,
Okuyanlara zihin açıklığı, derdine derman dileyene derman,
nasip isteyene nasip ve Hakikat alemine göçmüşlere rahmetini ihsan eyle.
Darda, zorda olanlara, yetiş carımıza diyenlere sen yetiş ya Bozatlı Hızır! 

Hakk Muhammed Ali aşkına cem geceniz mübarek, ibadet ile dua eden, çerağ uyandıran cümle canların dilde dilekleri ve gönülde muradları kabul ola.
Dil bizden, kabulü Canab-ı Hakk’tan ola. Allah Allah...

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Duruş ve kişilik, onurlu yaşamın adıdır...
Duruş ve kişilik deyince, neyi nasıl anlamalıyız.

Duruş ile kişilik doğruluktur, dürüstlüktür, doğru söz söylemektir, gerçeği konuşmaktır, doğru bilgi vermektir, güvenilir olmaktır, verilen sözde yani ikrarında durmaktır, sorumluluğunun bilincinde olmaktır, vs. Bu gibi manevi değerler, insanda onurlu bir yaşam duruşunu yaratmaktadır.  

Sorumluluğunun bilincinde olan insanlar, kainattaki mevcudata karşı yapılması gerekeni yapmasıdır. Diğer bir deyimle temiz bir dünya, onurlu bir insan anlayışını yaşatmak için, duruşlu olmak gerekir. Onurlu bir durş için tıpkı Imam Hüseyin gibi, Halac-ı Mansur gibi, Pir Sultan Abdal ve Nesimiler gibi bedel ödemektir. 

Eğer Pir Imam Hüseyin, Kerbela’da insanlık onuru için Ehli Beyt’iyle o bedeli ödememiş olsalardı bugün bizler bu mantığa, bu fikire ve bu kişiliğe sahip olamazdık. Bizi bu matığa, bu duruşa sahip kılan Muhammed Ali inancı, ahlak anlayışı ve duruşudur.  

Her birimiz birer Pir Sultan Abdal, Halac-ı Mansur, Şah Ismail Hatayi olamazmıyız?
Elbette ki olabiliriz. Ancak, onlar gibi duruşlu olursak olabiliriz. Bir tek Alevilik’te şahit olduğumuz, ”Dört Kapı Kırk Makam” ahlak kurallarına göre yaşadığımız an itibariyle birer Pir Sultan Abdal yani birer Mehdi olabiliriz.  

Her yaptığımız hizmet, herkes tarafından beyenilir veya takdir görür anlayışı da gerçek dışıdır. Elbette ki, birilerinin hoşuna gitmeyebilir. Dolayısıyla iş olsun, laf olsun diye karşı çıkanlar olabilir, bağırıp çağıranlar olabilir fakat onlar da o doğruyu, bir gün elbette kabel edeceklerdir. Çünkü onlarla aynı geminin içindeyiz. Bu gemi batarsa onlarda öleceklerini gayet iyi biliyorlardır. 

Velhasıl onurlu bir yaşam; Mücadeleyi gerektirir, paylaşımı gerektirir, birlik ve beraberliği gerektirir. Yani cana can olmayı, el ele el Hakk’a olmayı gerektirir ki buna da mecburuz.
Aşk ile, onurlu kişiliğe sahip olan Erenlerin demine Huu… 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Muhabbet ve muhabbetin anlamı…
Muhabbet, sevgi ve aşktır. Diğer bir deyimle muhabbet, su dolu bardağının üstünde gül yaprağı olmaktır. Yani yüzmeyi öğrenip, umanda dalgıç olmaktır.   

Muhabbet meclisinde söz, hem örs hem de çekiç olur. Aklın ve gönlün dolu dizgin konuştuğu, döne döne boşalıp dolduğu yerdir. Muhabbet, erkek ile dişinin sorulmadığı ve Erenlerin ilim ocağında pişip olgunlaşmaktır.  

Muhabbeti anlatmak gerekirse, Yol ulularımızın ve Erenlerimizin beyanlarıyla yola çıkmak gerekir. Bu yol, insanı muhabbetin özüne ulaştırır. Çünkü muhabbet olgunluğun nişanıdır. Dolayısıyla Nebilerin, Velilerin, Ariflerin, Kamil insanların ve Erenlerin işidir. 

Hz.Muhammed Mustafa…
Muhabbeti olmayan insanın imanında noksanlık vardır.

Şahı Merdan Ali…

Kadınların en hayırlısı, kocasına muhabbet gösterendir. 

Hünkar Hace Bektaş-ı Veli…
Sevgi muhabbet kaynar yanan ocağımızda,
Bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda,
Hırslar kinler yok olur aşkla meydanımızda,
Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda. 

Hünkar Hace Bektaş-ı Veli…
Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde.
Hakk’ın yarattığı her şey, yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok.
Noksanlık da, eksiklik de; senin görüşlerinde. 

Seyyid Nesimi…
Cebrail çerağın almış eline, muhabbete gider dostun iline.

Şah Ismail Hatayi…
Ta Kalu Beli den sevdik seviştik
Ezelden bizimle yardir muhabbet
Muhabbet eyleyip birliğe yettik
Bedenin içinde birdir muhabbet, 

Pir Sultan Abdal…
Didar ile muhabbette yorulmaz,
Muhabbetten kaça aşık sayılmaz,
Yezid, üflemekle çerağlar sönmez,
Tutuşunca yanar aşkın çırası. 

Yol uularımızın ve Erenlerinin buyurduğu gibi muhabbet, dostça yapılan konuşmadır. Gönlün gönüle yakınlaşması, akması ve meyletmesidir. 

Beden gıdasını almayınca öleceği gibi, ruh da gıdasını almazsa ölür. Beden topraktan yaratıldığı için, gıdasını topraktan alır. Ruh ise, Allah’ın topraktan yaratmış olduğu bedene, kendi ilahi nurundan bağışlamış olduğu can veren, hayat sağlayan kutsal unsurdur. Dolayısıyla Ruh unsurunun gıdası da sevgidir, okumaktır, ilimdir ve ilmi muhabbettir. 

Dünyanın temeli, sevgi ile muhabbettir,
Sevgi ve muhabbetsiz, bir canlı yoktur.
Var diyen ikrarsızın, kalbi ne gümandır,
Verdğimiz ikrarda, olmasın hile ile cefa.
Seyyid Hakkı 

Muhabbet kelimesinin kaynağı, Arapça kökünden gelen Mahabbat sözcüğüne dayanmaktadır. Sevmek, dost olmak, yakınlaşmak anlamlarına gelmektedir. Arapça’da aynı anlama gelen “Ar Habb veya Ar Hubb” sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcük ise sevdi, dost oldu anlamındadır. 

Hoşgörü felsefemiz, sevgidir dinimiz,
Dostluğa söylenir, türkü ile deyişimiz,
Kıblemiz insan, onadır muhabbetimiz,
Muhabbetimizde, olmasın hile ile cefa.
Seyyid Hakkı 

Gönüllerin birbirine karşı duydukları sevgi, aşk, konuşmak, değerlendirmek, ders çıkarmak, öğrenmek, dialog içinde olmak, cem tutmak, bilgi, görgü paylaşmak, bilinçlenmek, ilmi muhabbet ile zaman geçirmek. 

Seyyid Hakkı, niyazım ol Erenlere,
Erenler oturmuş, aşk ile muhabbette,
Hakk kelamı söylenir, dostun dilinde,
Hakk kelamında, olmasın hile ile cefa. 

Dolayısıyla aşk ve sevgi ile yapılan muhabbetler, insanı; Olgunluğa, erdemliğe ve kamilliğe ulaştırır. Her dem için, muhabbetler daim olsun.
Aşk ile güzel bir muhabbete, dostluğa, sevgiye ve insanlığa merhaba… 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Aleviliği, Pir Imam Hüseyin gibi yaşamak...
Pir Imam Hüseyin, Kerbela’da öldümü yoksa yeniden dirildimi ve Kerbela’da neyin mücadelesini vermiştir?
 

Pir Imam Hüseyin, Yezid’e karşı vermiş olduğu mücadele ve duruşu gereği, insanların gönlüne taht kurarak yeniden doğmuştur.  

Yezid’e ve yezid gibi zalimlerin zihniyetine boyun eğmeyerek insan olmanın, insani değerlerin, onurlu yaşamanın, edep ile erkanın, kısaca mazlum ile zalimin, haklı ile haksızın mücadelesini vermiştir.  

Kerbela katliamı, nedir ve Pir Imam Hüseyin neyin mücadelesini vermiştir? Düşünelim... Düşünelim... ve yine düşünelim... 

Pir Imam Hüseyin;
* Insan olmanın,

* Insani değerlerin mücadelesini,

* Onurlu ve şerefli yaşamanın mücadelesini,

* Ahlaklı olmanın mücadelesini,

* Kısaca doğru ve yanlışın mücadelesini vermiştir.

* Kula kulluk yerine insanların barış, dostluk ve huzur içinde yaşayabilmesi için mücadele vermiştir.
 

“Yaşamak; Inanmak ve uğrunda mücadele etmektir,” diyen Pir Imam Hüseyin değilmidir ve davasının uğruna canını, evlatlarını ve sevenleriyle birlikte serini veren yine Pir Imam Hüseyin, değilmidir?  

Pir Imam Hüseyin, Kerbela katliamında islamın yani Alevi inancının duruşunu, amacını yansıtmıştır.
Çünkü Alevilik, özünde Islam dinine bağlı, toplumun inançsal, kültürel ve sosyal yaşamında özünde taşıyarak sevgi-saygı dolu barışçıl ve evrensel bir inançtır.

Alevi inancındaki amaç, Dört Kapı Kırk Makam’ı geçmek ve Eline Diline Beline hakim olmakla birlikte Kamil-i Insan mertebesine erişerek Hakk ile Hakk olmaktır.
 

Aleviyim, insanım demekle Alevi ve insan olunmaz...
Insan özüyle, yaşamıyla, ahlakiyle, kültürüyle Alevi ve insan olmalıdır. Bu insani değerleri, Pir Imam Hüseyin gibi yaşamaktır. Çünkü Ehli Beyt adaleti edep erkan, ilim irfan, barış ve huuzur içinde onurlu yaşama adaletidir.
 

Asıl ve önemli olan da bu insani değerleri, Pir Imam Hüseyin gibi yaşamaktır. Çünkü On Iki Imam yolu; Ham ervahlıktan erdemliğe, olgunluğa ulaşmanın yoludur. Dolayısıyla Ehli Beyt kapısı ilim, irfaniliğin ve duruşlu olmanın kapısıdır.
Aşk ile, Pir Imam Hüseyin‘in demine Huu…
 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Alevi inancında, Pir ile talibin konumu…
Pirin konumu…
Pir, Muhammed Ali yolunun hizmetcisidir. Yani Hakk ile hakikat yolunu gösterendir. Yola girmek isteyen canları, inancın ilim irfaniyle eğiten ve irşad eden bir eğiticidir. 

Pirin, talibini irşad edebilmesi için yolun ilim irfanından haberdar olamsı gerektir. Önce Pirin kendisi, her haliyle taliplerine örnek olmalı ve talibinin kalbinde yerini yapmalıdır. Bunu gerçekleştiren bir Pir, kendi taliplerini irşad etmede zorluk çekmez ve talibi yanlışa yönlendirmediği gibi saptırması da mümkün değildir. Bu ilme eremeyen Pirler, duyduklarıyla yetinmeleri; Hem yolu, hem de talibi saptırır ve sapkınlığa götürür.  

Talibin konumu…
Alevi inancına göre, her kim yol talibi olmak isteyorsa Hakk meydanında, toplumun şahitliğinde bir Pire ikrar vererek Muhammed Ali yoluna yani Aleviliğe talip olmuş olur. Talip istekli, istiyen anlamına gelir. Yaşamın maddi ile manevi kural ve kaydelerince ön görülen değerlere bağlı kalarak yaşamını yapılandıran bir talip, iyi bir taliptir.

Evladı Resul olmayanlara, Talip denir. Bir kişinin yola gire bilmesi için, önce bir musahip tutup Pire varması gerekir. Ikrar verip, el tutup, tövbe etmesi gerekir. Talip olan kişi, yılda bir kere Pir huzuruna çıkarak görgüden geçmesi gerekir. Buna, Mute kable yani ölmeden evvel ölme denir. Diğer bir deyimle mahşer olmadan önce, hesabını Pirin huzurunda vermektir.
 

Talip olan kişi, üç sünnet ile yedi farzı bilip riayet etme zorunluluğu vardır...
Sözlükte adet, gidiş tarzı, izlenen yol, alışılmış usul gibi anlamlara gelen sünnet, Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci ana kaynağını teşkil eden Hz.Muhammed Mustafa'nın söz, fıil ve onayladığı açıklama yahut davranışlar anlamına gelmektedir. 

Imam Cafer-i Sadık Buyruğu‘na göre, verilen ikrarın temeli, üç sünnet yedi farza dayanır ve bu temel esaslarına uymak zorunludur.  

Talibin uyması gereken üç sünnet ve yedi farz şunlardır…
Üç Sünnet.
1. Dilini tevhid kelimesinden ayırmaya,
2. Gönlünden düşmanlığı gidere, kimseye kin ve kibir tutmaya, kıskançlık etmeye, hırsına uyup şeytana gönül vermeye ve
3. Sözü, Hakkın kudreti ola. Kimseyle kavga etmeye, kimseye düşmanlık yapmaya.

Yedi Farz.
1. Sır saklayıcı ola,
2. Talip binbir ise, bir otura ve bir dilden söyleye,
3. Hakk’ın terazisine itaat ede, yaptığı bir günaha bin özür ve niyaz eyleye, kimsenin gıybetini etmeye, yalan yere yemin etmeye ve yalan söylemeye,
4. Pirin sözüne güvene ve buyruğuna uya,
5. Ikrarbend ola. Pirin huzurunda, ikrar verip tövbe eyleye,
6. Musahibini, Hakk yoluna ve Erenler toplumuna eriştire ve
7. Pirden, kendisine verilen ilim ile irfanı kabul eyleye. Özünü Pire ulaştıra.

Eğer bir talip, üç sünnet ve yedi farza uymazsa yol düşkünü olur ki derdine derman yoktur. Sürgün olur ve yüzü karadır.  

Taliplikten söz etmişken çok önemli bir konuya değinmekte fayda vardır. Iyi bir Pir, aynı zamanda iyi bir talip ve taliplik hizmetini de büyük bir sadakatle yerine getirendir.

Pirin, üç sünnet ve yedi Farzdan düşkün bir talibin hakkında bilmesi gerekenler…

* Bu talip, ne gibi bir günahın sahibidir?
* Kaçıncı sünnetten veya kaçıncı farzdan düşmüştür?
* Sünnetten mi düştü yoksa farzdan mı düştü ve buna ne lazım gelir?
* O kişi nasıl arınır, günahından yargılanır ve nasıl pak olur?
* Pir, talibin evine varınca talip Pirine izzet ve hürmet edip nesi varsa meydana getire. Pirin gelmesini mübarek bile ve geldigi için sevincini göstere. Eğer talib, Pirinin gelmesinden safa veya sevinç duymayıp içtenlikle ona muhabbet ile güler yüz göstermeyip, varını ondan esirgeyip lokmasını saklarsa, Allah ile Erenlerin huzurunda yüzü kara ve ikrarı saf değildir.
 

Sonuç itibariyle Pir, toplumun manevi hizmetiyle yükümlüdür. Taliplerin, toplumun sorunlarını her haliyle çözen, cevap bulan ve çözüm olandır. Toplumu, yaptığı muhabbetiyle hoş eden, eğiten, irşad eden, doğru yolu gösteren, Hakk’ın doğru yolunda yürümelerini sağlayandır. Dolayısıyla önderdir, yapıcıdır, muhabbetçidir ve adaletli davranıp adaleti sağlayandır. 

Cenab-ı Hakk’ın, din ve inanç önderleri hakkında beyan etmiş olduğu Ayetler…
Kehf Suresi, 17. Ayet.
Dalalette olanlar için bir veli, mürşid bulunmaz. Çünkü kişi, hidayete ermeyi yani Allah'a ulaşmayı dilemiyorsa Allah o kişiyi zaten hidayete erdirmez. O kişi dalalette kalmayı tercih etmiştir, Allah da onu dalalette bırakır. 

Tövbe Suresi, 119. Ayet.
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. Özü sözü doğru, samimi ve dürüst insanlarla beraber olun! 

Lokman suresi, 15. Ayet.
Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim. 

Enam Suresi, 90. Ayet.
Işte o peygamberler, Allah’ın her bakımdan doğru yola erdirdiği kimselerdir. Öyleyse sen de artık onların yoluna tabi ol ve şöyle de: “Tebliğime karşılık sizden hiçbir ücret talep etmiyorum. Bu Kur’an, akıl sahibi bütün varlıklar için bir hatırlatma ve bir öğütten ibarettir. Vs.vs.
Aşk ile, gerçeğin demine Huu… 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Allah Muhammed Ali, bir nurdur ve bir bütünü oluşturur...
Allah, Hz.Muhammed Mustafa’yı ve Şahı Merdan Ali’yi kendi nurundan yaratmıştır. Dolayısıyla üçünün „bir“ nur olduğu inancı mutlaktır. Bundan dolayıdır ki, Allah Muhammed Ali’ye saygı Alevilikte ana ilke olmuştur. 

Tıpkı baş, gövde ve ayaklar gibi. Birini diğerinden ayrı görmek mümkün değildir.
Muhammed Ali yolunda, Allah kavramı insanda tecelli eden bir varlığa dönüşür. Şahı Merdan Ali ise, bu varlığın en olgun ve mükemmel örneğidir.  

Diğer bir deyimle Alevi inancının temeli, Allah Muhammed Ali üçlemesidir.  

Allah, her nesneyi yaratmış ve aynı zamanda hakim olan ilahi bir kuvvettir.
Allah, yerin ve göğün yaratıcısıdır. Insanoğlu Allah’tan gelmiş yine Allah’a dönecektir. Insanın yapısından tutalım evrene ve dünyamıza kadar, canlı cansız ne varsa hepsi birer delil niteliğindedir. O zaman her nesne, Allahı’ın varlığına delildir. Dünya ile güneş arasındaki mesefe ideal dengededir.

Hz.Muhammed Mustafa, Allah’ın resulüdür. Vahiy yoluyla gelen Kur’an-ın tebliğcisi, islam dininin denetçisi ve son peygamberdir. 

Peygamberliğin sıfatları…     
1- Emanet: Her peygamber, emindir.   
2- Sıdk: Dinde ve diğer meselelerde sadık ve doğrudurlar. Yalandan uzaktırlar.
3- Adalet: Adildirler. Zulümden uzaktırlar.
4- Ismet: Büyük ve küçük günahtan uzaktırlar.
 

Günah şeklindeki durumlar, ister Kur’an-ı kerimde olsun veya ister sahih hadislerde olsun tevil edilip yakışan mana verilir.  

Şahı Merdan Ali ise, islam dininin uygulayıcısı ve koruyucusudur.
Şahı Merdan Ali, Allah’ın zahiride tecelli etmesi ve Mükkemel insan „Kamil Insan“ sıfatıdır. Yani kamiliğin, erdemliğin, olgunluğun bütün bu güzel sıfatları kendinde taşıdığı için ve Sırrı Hakikat kapısına ulaşıp Hakk ile Hakk olduğundan ötürü Şahı Merdan Ali, Allah ile bir görülmüştür fakat Allah’ın kendisi değildir. 

Yol doğrudur Hakk’ı bulduktan sonra, Hakk’a varılır ikrar verdikten sonra, Ikrar haktır yolunu sürdükten sonra ve Yol, seni neylesin ikrarında durmadıktan sonra. 

Ilkemiz, el ele el Hakk’a-dır.
Nefsini bilen kendini bilir, Kendini bilen haddini bilir, Haddini bilen ikrarını bilir, Ikrarını bilen yolunu bilir, Yolunu bilen Hakk ve hakikatı bilir.
Aşk ile, gerçeğin demine Huu… 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Cem erkanı, anlamı ve Cemevi...
Erkan anlamı; Inançsal boyutta yolun rükünleri, esasları, temel kayde ve kurallarının yerine getirildiği ibadetin kısımlarıdır. 

Cem erkanı ise, on iki hizmetin yerine getirilmesinden oluşan kutsal bir ibadet halidir. Cem erkanında inancın temeli olan Kırklar cemi başta olmakla birlikte tarihte yaşanmış Kerbela katliamı, On Iki Imamlara, yol evlatlarına yapılmış olan her türlü katliamları, haksızlıkları anmak ve anısına Şah Hatayi, Pir Sultan Abdal, diğer Ulu Ozanlardan deyişler, duaz-ı imamlar, nefesler söylenir. Bu nefesler eşliğinde miraclama ile semah rituelleri de yerine getirilir. Aynı zamanda yola verilen ikrar tazelenir, lokma ile niyazlar dağıtılır, dargınlıklar giderilir, toplum arasındaki adaletsizlik giderilerek tekrardan gönüller birlenmiş olur.     

Dolayısıyla Aleviliği bütün yönleriyle anlamak, Cem erkanını anlamaktan geçer.
Cem, kelime anlamı olarak birleşme, birlik olma, bir araya gelme yani birlenme anlamına gelmektedir. 

Alevi inancında, ibadet için cem olma veya bir araya gelme pençeresinden bakıldığı zaman, bütünleşmek ve bir olma anlamında kullanılır. 

Cem erkanında yapılan her rituelin, her sözün; Inançsal, kültürel ve toplumsal boyutta, sembolik anlamları vardır. 

Cemevi…
* Alevilerin ibadet evidir.
* Nefsani ve dünyevi beklentilerden arınıp pak olma meydanıdır.
* Ilim, irfan öğrenme ve Edep, erkana bürünme meydanıdır.
* Özünü dara çekme, kötü alışkanlıklardan arınma meydanıdır.
* Razılık ve rızalık meydanıdır.
* Kal-u Bela ikrarının, alınıp ve tazelendiği meydandır.
* Insanlık değerlerine sahip çıkmak ve ortak kararlar alma meydanıdır.
* Sorgu, sual, yargılama yani dar meydanıdır.
* Ölmeden evvel ölmenin meydanıdır.
* Kamil ve Ariflerin, muhabbet meydanıdır.
* Arınma ve arıtma meydanıdır.
* Sahiplenme ve paylaşma meydanıdır.
* Hakk Muhammed Ali yolunun hizmet meydanıdır.
* Kuli le köle, efendi ile beyin, rütbe ile makamların yok olduğu meydandır.
* Özgürlüğün, eşitliğin, sevginin, muhabbetin meydanıdır.
* Dörk Kapı Kırk Makam öğretisinin nuruyla aydınlanan meydandır. Vs. vs. vs.
Tüm bunların kaynağı, Kırklar cemidir. 

Alevi inancı, cemsiz düşünülemez. Alevilerin yaşamı, bir bütün olarak cem erkanı ile iç içedir. Cemevi kurumu ise; Insanların ikrar verip yola talip olduğu, erkan görüldüğü ve sorgulandığı inanç kurumudur. 

Dört Kapı Kırk Makam öğretisiyle ham ervahlıktan kemalete, olgunluğa, erdemliğe vararak insanın kendindeki iyi niyetini ve kutsal gücünü öne çıkarması için gerekli arınmayı gerçekleştirmektir. Gerçekleşmesi gereken insanın kendi özüne yönelmesi, özündeki Hakk ve hakikatle bütünleşip, birlenmesidir.
Aşk ile, gerçeğin demine Huu. 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=



Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. => Facebook Sayfamız: Seyyid Hakkı SH => YouTube Kanalımız: Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı => Facebook grubumuz: Ehlibeyt Hizmet Dergahı Aşk ile Canlar...