Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı—Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Seyyid Seyfettin Ocağı evladı.—Allah Muhammed ya Ali.
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

ANASAYFA




Allah, her yerde hazır ve nazırdır...
Allah her zaman, her yerde ve her mekanda; Ilahı kelamıyla, ilahi kudretiyle, ilahi himmetiyle, ilahi rahmetiyle, ilahi iradesiyle hazır ve nazırdır.
 

Dolayısıyla her yer, Allah’ındır. O, her yerde hazır ve nazırdır.
Kıble nereye dönerse dönsün, Allah oradadır. Yeterki elimizi, özümüzün üstüne koyup özde secdeye varalım ve O’nu, çağırmasını bilelim.
 

Allah, neden her yerde hazır ve nazırdır?
Çünkü yaradılmış olan kainattaki mevcudat, Allah’ın nurundan yani O’nun kendi hücresinden yaradılmıştır. Bu yaradıcılığın önemli ilkesi, yaradılanın tekrardan yaradılmış olduğu hücreyle birlenip bütünleşmesidir.
 

Hazır-u nazır, deyiminin manası…
Yardımcı olmak anlamında hazır durumda bulunan, bilen, gören, fark eden, yani olan bitenlerden haberdar ve her dem çözüm konumunda hazır olan Allah’ı ifade etmektedir.
 

Allah’ın başlıca nitelikleri...
Adeletli, hikmetli, kudretli, merhametli, inayetli, bağışlayıcı, cömert, vs. sabırlı olmasıdır. Insanların tek görevi Allah’a itaat edip, laik olmalarıdır.
 

Yaradılan, yaradanın görünüş alanına çıkışıdır. Bu görünüş alanının merkezinnde ise, Kamil-i Insan vardır. Insan, evrenin „künt’ü kenz’idir“ yani gizli hazinesidir, kainatın aynasıdır.  

Insanın sadece küçük bir bedenden oluşmadığını, Şahı Merdan Ali şöyle ifade etmektedir. „Sen, kendini küçüçük bir beden sanıyorsun oysa ki koskoca bir evren sende dürülmüştür.“ Sen ey insan! Açıklayıcı bir kitap gibisin, harfler içteki sırları açığa vuran vasıtalardır. Derman sende, fakat senin haberin yok. Insan, Allah’ın konuşan dili ve ağzıdır.   

Allah, kainattaki hakikatlerin ifadesidir, tecellisidir ve insana, Șah damarından daha yakındır. Bir ben var bende, o da benden içeri. O zaman beni, benden daha iyi tanıyan ve bilen bana Șah damarımdan daha yakın olan bir ilahi kudret vardır. O ilahi kudret, Allah’ın kendisidir. 

Bundan ötürüdür ki aradığımız, dıșarda değildir kendi içimizdedir. O zaman, kendi özümüze yönelmeliyiz ve içimizdeki “ilahi kudreti” tanımalıyız. Çünkü bizde ki biz, bizi özlüyor ve bizi bekliyor. O’nu, keşfedelim ve tanıyalım. 

Pir Hünkar; “Sen seni bilirsen yüzün Huda’dır, sen seni bilmezsen Allah senden cüdadır yani uzaktır” der.
Aşk ile, kendini ve haddini bilene aşk olsun...
 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=


Marifet, senlik ve benlik yerine Biz diyebilmektir...
Sen ilk ile benlik; Ötekileştirmektir, bölünüp parçalanmaktır, ayrışmaktır, ötekileştirmektir, tahamülsüzlüktür, hoşgörüsüzlüktür, tarumar olmaktır, vs. vs.

Biz diyebilmek ise; Hoşgörüdür, sevgidir, sabırdır, huzurdur, yardımlaşmaktır, sahiplenmektir, vs, vs. yani ikilik yerine el ele can cana olmaktır. 

Dolayısıyla Muhammed Ali yolunda varlığın, birliğin ve dirliğin şiarı doğrultusunda cana can olmaktır. 

Yüreğine, ikilik yerine bir olalım yaz...
Silah yerine Bağlama, kurşun yerine Deyiş, kin ile nefret yerine Sevgi, hırs yerine Merhamet, düşmanlık yerine Dostluk, ayrışmak yerine Birlik, bencillik yerine fedakarlık ve 
senlik benlik yerine Biz diye bilmektir. 

Insanlık, hiç bir zaman kin ve nefrete değiştirilmemelidir. Çünkü kin, sevgiyi ve nefret ise, insanlığı bitirir. Sevgi ve insanlığın olmadığı bir yerde, hayat anlamsız olur. 

Bütün insanlardan arzumuz vardır,
Insan birliğine zor demesinler.

Gerçekler nerdedir haberimiz var,

Haktan gayrısına yar demesinler.
 

Dünya aydınları siyaset tutsun,
Insan aleminden cehalet gitsin,

Senlik benlik denen kavgalar bitsin,

Şu koca Dünyaya dar demesinler.
 

Isavi Musevi Muhammediler,
Doğu batı kuzey hem güneyliler,

Gerçekler öncüsü bunca veliler,

Yollar buzlu dağlar kar demesinler.
 

Bu Dünya doludur dolu nimeti,
Insanlığın huzur barış Cenneti,

Insanlığa hizmet bunca Serveti,

Silahlar yaparak kar demesinler.
 

Ali Cemali der insan olasın,
Insanlık vasfında yerin bulasın,

Insan ektiğini biçer bilesin,

Doğru görenlere kör demesinler.

Aşık Ali Cemal
 

Umut ederiz ki geç kalınmadan, insanlığa daha fazla zarar vermeden senlik ve benlikten uzaklaşıp, nefsimize hakim oluruz.  

Biz diyebilmek, yürek işidir.
Biz diyebilmek, ikilikten sıyrılıp birliği sağlamaktır.

Biz manasına varanlar, insanlık vasfında yerini almış insalardır.

Selam olsun, Biz diyebilen yüreklere…
 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=


Çorum katliamı, unutulmadı ve unutulmayacaktır…
29 Mayıs – 4 Temmuz 1980 tarihinde, masum insanlara karşı yapılmış hiçbir katliam unutulmadı ve unutulmayacaktır.
 

Alevilere dolayısıyla masum insanlara yönelik yapılmış katliamları unutmak ihanettir, zulümdür. Unutulan her katliam, yeni bir katliama davetiyedir. 

Gerici, yoz ve yobazlar saldırılarında; “Kana kan intikam, kanımız aksa da zafer islamın” haykırışlariyle başlattıkları silahlı saldırılar, 4 Temmuz’da halk katliamına dönüştürülmüştür. 

Alevi toplumuna karşı başlattıkları saldırılar, yaklaşım 1,5 ay sürmüştür.
Takriben 1,5 Ay süren katliamın bilançosu;
 

Bölge: Çorum
Tarih: 4 Temmuz 1980

Saldırı türü: Silahlı kitle katliamı

Işleyenler: Gerici, yoz ve yobazlar

Ölü bilancosu: 57 Alevi can.

Yaralı sayısı: 300’e yakın Alevi can ve

300’e yakın Alevi canların ev ve işyerleri tahrip edilerek yakılmıştır.


Soğuk bir kış günü, ortam çok nahoş,
Kapılar boyandı bir gece vakti,
Göze kestirmişti, şu hain Baykuş,
Dostlara ayandı, gece Maraş’ta.
 

Gökyüzü güneşe gebe kalmıştı,
Canavarlar nice canlar almıştı,
Çakallar meydana korku salmıştı,
Saldıran çıyandı, bilin Maraş’ta.
 

Keser, satır, balta ile daldılar,
Genç, ihtiyar, gebe, tümden kıydılar,
Solcuları toptan dinsiz saydılar,
Feryatları duyandı, canlar Maraş’ta.
 

Halkına zulümü yapıyor devlet,
Sağcılar öldürmez diyen şu velet,
Arka kapılardan çıkıyor hayret,
Insanları soyandı, vuran Maraş’ta.


Insan olmayanlar bunu anlamaz,
Ökkeş gibi olan, dosta yaramaz,
Vicdansız olanı insan aramaz,
Insana kıyandı, zalim Maraş’ta.


Der yusuf unutmam ve unutmayız,
Bizler hiçbir cana asla kıymayız,
Devrimci duruştan bir an caymayız,
Kanlara boyandı, canlar Maraş’ta.

Yusuf Ter
 

Masum insanlar arasında kin ve nefret tohumlarını eken gerici yoz ve yobaz, Emevi Yezid zihniyeti artık son bulmalıdır. 

29.05. – 04.07.1980 tarihleri arası insani değerlerden nasiplenmemiş Orta çağın karanlık düşüncesinin esiri olmuş yaratıkların yaşamlarına son verdiği canlarımızı sevgi, saygı ve rahmetle anıyorum. Mekanları Pir-u Pak, toprağı bol olsun.
Aşk ile, Hakk ile hakikate gönül verenlere selam olsun…
 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=



Indirilmiş ve uydurulmuş din farkı…
Din, doğa üstü özelikler ve ahlaki öğeler taşıyan; Çeşitli erkan, uygulama, manevi değer, kurumlara sahip inanç ve ibadetlerin bir bütünüdür. Din, arapça bir kelimedir; Usul, adet ve tutulan yol anlamına gelmektedir.  

Dolayıssıyla insanların doğruya, iyiye, dünya ve ahiret mutluluğuna yönlendirmek için Allah’ın dünyadaki elçisi olan Peygamberlerin aracılığı ile bildirdiği maneviyetin ilahi ahlak anayasasının bir bütünüdür. 

Allah’ın ilahi adaletine dayalı indirilmiş din, Allah’ın dinidir.
Allah’ın dini insanları iyiye, güzele, hayırlı işlere sevk ederek onları hem dünyevi, hem de maneviyatta mutlu kılmakdır. Insanların birbirlerine karşı kin ve nefrete, intikam ve kann dökmeye sevk etmez. Tüm bu güzelliklere ulaşmak, ideal insan olabilmek için; Hayatın esasını, manasını anlamaya, düşünmeye, yaratılıştaki sebep ve amaçtan haberdar eder. 

Uydurulmuş din ise, insanlar tarafından menfaatleri doğrultusunda yapısı değiştirilmiş, kitabına uydurulmuş, yozlaştırılmış, özünde değişiklikler yapılmış, hurefelerden oluşan asılsız ve temelsiz iddialardır.

Dolayısıyla günümüzde uygulanmakta olan din, islam diniyle uzaktan yakından hiç bir alakası olmayan tamamen Vahibi Arap gelenek ve göreneklerinin dininin esaslarıymış gibi insanlara dayatılmasıdır. Yani akıl ve düşünme yerine biatçılık dayatılmaktadır. 

Şahı Merdan Ali, din ve akılla ilgili “Dinle bağdaşmayan bir akıl akıl değildir, akılla bağdaşmayan bir din din değildir” buyurmuştur. 

Uydurulmuş din konusunda, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk…
"Bize öğretilen din; Din-min değildir. Ben öyle bir dini kabul etmiyorum. Ben Kur’an-ın dinini kabul ediyorum, Kur’an-ın dinine mensubum ve onunla şeref duyuyorum. Allah, beni Kur’an-ın diniyle haşretsin" buyurmaktadır. 

Günümüzde şahit olduğumuz olay insanların, din hakkında az bilgileri olduğu halde, en çok konuştukları konu yine şüphesiz dindir. Çünkü din insanların hayatında önemli bir yere sahiptir. Eğer din tam manasıyla anlaşılmış olsa insanlar arasında kötülük ve ön yargılar, yok denilecek kadar az olurdu. Din, doğru algılanmadığı zaman veya din çıkarlara alet edildiği zaman kötülükler baş gösterir. 

Dolayısıyla kimilerinin iddia ettiği gibi kötü olan din değildir, insanların yanlış algılaması ve yaşam anlayışından kaynaklanır. Çünkü din manevi anlamda her çağa, insanoğluna hitap eder ve getirdiği esaslar, insanların manevi ihtiyaçlarına cevap verir.  

Insanoğlunu doğruya, iyiye, zahir ve batın saadetine yöneltmek için yüce Allah’ın peygamberler aracılığıyla dini esasları bildiren ve tek Tanrı inancına dayanan, Allah’ın birligine inanıp, iman ederek Allah’a teslim olmaktır yani Allah’ın ilahi emirlerini yerine getirmek, ona bağlı kalmaktır. 

Sonuçta sorun, çoğu insanların yaşadıkları dinin ilmihalini bilmediklerinden ötürü senin dinin benim denim diye ayrışmalar veya ötekileştirmeler ortaya çıkmıştır. Oysa din, birtanedir. Çünkü Dört Resul peygamber ve onlara bağışlanmış dört kitabın dördü de hak olduğu gibi birbirini tamamlamışlardır. 

Zahiri alemden örneklersek…
Ilkokul, Ortaokul, Lise ve Üniversite konumuna baktığımızda bu dört okul, öz itibariyle birbirine zıt okullar değildir. Çünkü Ilkokula gitmeden, Ortaokula geçilmez, Ortaokula geçmeden Liseye geçilmez ve Liseye geçmeden Üniversiteye geçilmez. Demek ki bu dört okul, birbirini tamamlamaktadır.   

Diğer bir deyimle insanların akıl boyutunda kemalete erişmesi için, Dört Kapı Kırk Makam mertebeleri olduğu gibi, madde aleminde yaşam mertebeleri de vardır. Alevi deyimiyle, yol bir sürek binbirdir.  

Sonuç itibariyle din bir mezhebin, bir grubun veya bir cemaatin taraftarı olmak değil, akıl ve mantık gereği bir duruşa sahip olmaktır.
Akıl ve mantık duruşuna, sahip olan yüreklerin demine Huu… 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Ben ve Ehli Beyt’im, aynı nurdan yaratılmışız…
Hz.Muhammed Mustafa; „Ben ruhumla, ilmimle, inanç ve yaşamımla Ehli Beyt’in zerre kadar dışında değilim. Ehli Beyt’e uzak olanlar bana da, Allah’a da uzaktırlar.“ 

 

Hz.Muhammed Mustafa, Gadir-i Hum hutbesinde…
„Size iki emanet bırakıyorum:
Birincisi, Allah’ın Kelamı olan Kur‘an ve
Ikincisi, Ehli Beyt’imdir. 

Allah’ın kelamına ve Ehli Beyt’ime sımsıkı sarılın. Kevser Havuzu’nda, her iki emanet birbirinden ayrılmadan bana kavuşacaktır. Ehli Beyt’imin hali, Nuh’un gemisi gibidir. Gemiye binenler kurtulur, binmeyenler helak olurlar“ buyurmuştur. 

Ehli Beyt kimdir?
Ehli Beyt, dini bir kavram olarak sadece Hz.Muhammed Mustafa’nın cennet ile müjdelenmiş pak neslini yani ev halkını tanımlamak için kullanılan bir hitaptır. Bunlar; Şahı Merdan Ali, Seyyide Fatma-tüz Zehra ana, Imam Hasan ve Imam Hüseyin’dir. 

Alevi inancının temelini, Ehli Beyt sevgisi ve bağlılığı oluşturur...
Hz.Muhammed Mustafa, „Ey halk! Biliniz ki bende insanım. Allah’ın daveti, bana yakında gelecektir ve bende onu kabul edeceğim. Işte ben size iki mühim ve en değerli emaneti miras bırakıyorum. Bunlardan birincisi Kur’an-ım, ikincisi ise benim Ehli Beyt’imdir. Allah’ın huzurunda size, Ehli Beyt’imi tavsiye ediyorum“ buyurmuştur. 

Kur’an-da „Ey Ehli Beyt! Allah, sizi her türlü kirden arındırdı ve sizin tertemiz kalmanızı diler" söylemektedir. (Ahzap suresi 33. Ayet) 

Hz.Muhammed Mustafa’nın Ehli Beyt hakkındaki bazı beyanları...
1- Bana ve Ehli Beyt’ime dua ile selam getirmeyenin duası kabul olmaz.
2- Ehli Beyt’ime eziyet eden, Allah’a eziyet eder.
3- Ey insanlar! Allah’ı, kendi nimetiyle sizi beslediği için seviniz. Beni de, Allah’a olan muhabbetinizle seviniz. Ehli Beyt’imi de, bana olan muhabbetle seviniz.
4- Kuran ve Ehli Beyt ikizdir.
5- Her şeyin bir esası, bir temeli vardır. Dinin esası da Ehli Beyt’imdir ve onlara muhabbettir.
6- Benim şefaatim, ümmetimden Ehli Beyt’imi sevenleredir. 

Allah’ın kelamı olan Kur’an ve Hz.Muhammed Mustafa’nın beyanlarında verilen ilahi mesaj, Ehli Beyt’e uyulması gerettiği vurgulanmıştır. Lakin islam ümmetinden bazıları bırakın ilahi emre uymayı, Dünya malına tamah gösterip Ehli Beyt’e olmadık düşmanlığı yaptmışlardır. 

Ehli Beyt, islam alemine ayet ve hadislerle Hz.Muhammed Mustafa’nın bir vasiyeti ve takip edilmesi gereken ışıktır. Ehli Beyt, Aleviliğin temel taşıdır. Çünkü Ehli Beyt’siz bir islam ve bir Alevilik düşünülemez. 

Iki yüzlü münafıklar ve ikrarsızlar; Hiç bir zaman barış ile sevgi dini olan islamı, Hz.Muhammed Mustafa’yı ve Ehli Beyt’ini sevmemişlerdir. Sadece kötü amelleri uğruna, islamı kullanmışlardır. 

Günümüzde gelinen noktaya baktığımızda, maalesef bunun bedeli çok ağır bir şekilde ödenmektedir. Bu bedel, insanlık adına tüm manevi değerler tarumar edilmiş ve sadece nefsi tatmin etmek için gayret gösterilmektedir.  

Ancak insanlığın manevi değerlerine sahip çıkma adına büyük gayretler, çabalar söz konusudur. Safınız ve safımız, bu değerlere sahip çıkan insanların safı olsun.
Muhammed Ali, Seyyide Fatma-tüz Zehra ve Ehli Beyt’in demine Huu… 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

En makbul hizmet, okumak ve okutmaktır… 
Lütfen! Siz, okuyan ve okutanlardan olun. Çünkü Allah’ın kelamının ilk Ayeti, „yaradan Rabbinin adıyla oku“ ile başlamaktadır. Alak Suresi, 1. Ayet
 

 

Ve yine Nahl Suresi, 125. Ayette; „Hikmetle ve güzel öğütle Rabbinin yoluna çağır ve onlarla en güzel biçimde mücadele et. Kuşkusuz Rabbin, işte yolundan sapanları en iyi bilen O'dur ve O, yola gelenleri de en iyi bilendir“ buyurulmaktadır. 

Dolayısıyla okumadan ilim sahibi, ilim sahibi olmadan hikmet sahibi, hikmet sabi olmadan Hakk ile hakikatin sırrına ermek mümkün değildir. 

Cenab-ı Hakk’ın da buyurduğu gibi, okumanın kimseye zararı yoktur. Ancak okumamanın, insanlığa zararı vardır. Unutmayalım ki, okudukça insanlık değeri yükselir ve okumadıkca insanlık değerinin kalitesi düşer.   

Insanlar için okumanın önemi…
* Okumak özgürlüktür, hür olmaktır.

* Hayatın manasına varmak ve anlamak için önemlidir.

* Her kitap, bir insandır ve her insan bir kitaptır. Okunan kitap, okunan insandır.

* Ilim öğrenmek için okumak, okumak için de arzu, istek ve gayret gereklidir.

* Anlamadan okumak, ezberliktir. Ezberlik, kaya gibidir. Kaya da yaşam, hayat olmadığı gibi ezber okumanında kimseye faydası olmaz. 

* Unutulmasın ki bedenin gıdası nimettir ve ruhun gidası ise, okumaktır.

* Okumak, ruh karanlığına ışık tutmaktır.

* Okumak olgun, erdemli, kamil ve muhabbet ehli olmak için önemlidir.

* Okumak ve yazmak aşkı, ateş gibidir. Tutuştuğu zaman sönmez.

* Insanlık alemine faydalı olmak için, okumak şarttır.

* Bilircilik taslamak için değil, mevcudatı anlamak ve gönül eri olmak için okumak gerekir.

* Okumayanın, okuyandan ibret alması için okumak gerekir,

* Okuyan beyinler, kalem tutan eller silah tutmaz.

* Okuyan. ölümden sonra da yaşar. Fakat okumayan ise, yaşıyan canlı bir ölüdür.

* Okumak engüzel kazançtır, paylaşmak en makbul emektir. Vs. vs. vs.
 

Allah’ın kelamında, ilmin önemi ve ilim öğrenmenin fazileti çoktur...
* „Bilmiyorsanız, zikir ehline yani ilim ehline, alimlere sorun.“ Enbiya Suresi, 7. Ayet

* „Allah iman edenleri yüceltir; Kendilerine ilim verilmiş müminleri ise, kat kat derecelerle yükseltir. Mücadele Suresi, 11. Ayet.

* „De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir. Zümer Suresi, 9. Ayet

* „Eğer bilmiyorsanız, Ehli Zikre sorunuz.“ Nahl Suresi, 43. Ayet
 

Ilimle ilgili söylenmiş sözlerden bazıları…
Hz.Muhammed Mustafa...

* Ilim, Çin’de olsa bile onu gidip alınız.

* Ilim elde etmek zaman ister, sabır ister, gayret ister. Bunların hepisi, uzaklığı sembolize etmektedir.
 

Şahı Merdan Ali...
* Bana bir har öğretenin kırk yıl kölesi olurum. Ne mutlu bir harf öğretebilene.

* Bilmeyen kimse, bilmediğini sormaktan korkmasın. Alim kişi de, içinden çıkamıyacağı bir meselede „En iyisini Allah bilir“ demekten çekinmesin.

* Cehaleti, ilimle geri çevirin.
 

Imam Hasan…
Ilim, öğrenenin mazeretini ortadan kaldırır. Zira insan, cahil yani bilgisiz olduğu müddetçe mazeret gösterebilir.
 

Hünkar Hace Bektaş-ı Veli...
Ilimden gidilmeyen yolun sonu, karanlıktır. Okumak gündüzdür, okumamak ise gecedir.
 

Mevlana Celaleddin Rumi…
Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.
 

Yunus Emre...
Ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır.
 

Dolayısıyla insanlık için daha önemlisi, okunan ilmi okutmaya gayret etmektir. Diğer bir deyimle mum yanarsa, karanlık aydınlanır. O zaman mumu, mum ile yakalım.
Okuyanla okutan, öğrenenle öğretenin demine Huu…
 

Ehli Beyt yazarı ve Seyyid Seyfeddin Ocağı evlatlarından,
=Seyyid Hakkı=

Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. => Facebook Sayfamız: Seyyid Hakkı SH => YouTube Kanalımız: Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı => Facebook grubumuz: Ehlibeyt Hizmet Dergahı Aşk ile Canlar...