Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Ehli Beyt yazarı, Seyyid Seyfettin Ocağı evlatlarındandır. Aşk ile Canlar...
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

Aleviler ne istiyor? --2

ALEVİLER NE İSTİYOR? - 2 -

Hazırlayan: Sultan Özer

'Sorunun kaynağı devlet ve ideolojisi

Ali Balkız (Şair-Yazar)

Devlet Alevilerden ne istiyor?
Devlet Alevilerden akıllı, uysal çocuklar olmalarını istiyor. Sizin ne olup olmadığınızı ben tanımlar, nasıl hareket etmek istediğinizin haritasını ben çizerim. Bu çerçevede akıllı yurttaşlar olarak yaşamaya devam diyor. Aleviliği bir yaşam biçimi, bir kültür, algılayış, bir inanç biçimi olmaktan çıkarıyor ve kendisi tanımlıyor. Ve diyor ki, Türkiyenin yüzde 99u Müslüman. Aleviler de Müslümandır. Cami herkes içindir. Ezan kulağına kadar uzanan herkes içindir. Selçukludan, Osmanlıdan bu yana bu böyle. Ne yazık ki, Cumhuriyet döneminde de böyle. Geçtiğimiz yüzyıllarda bu tanımlama biçimini Alevilere zorla kabul ettirmeye uğraşıyorlardı. Ancak son yıllarda şiddetin yerini tatlı dilli asimilasyon söylemleri aldı.

Diyanet İşleri Başkanlığının varlığı ve faaliyetleri, zorunlu din dersleri ve güdülen temel ideoloji, cemevlerini reddediş bunların birer örneği. Yok sayan, inkarcı bir yaklaşım. Aleviler cemevi dedikçe hayır orası cümbüşevi diyen bir yaklaşım... Elbette cemevleri klasik anlamda cami gibi, sinagog, kilise gibi bir ibadethane değildir. Aynı zamanda orası bir kültür merkezidir. Kütüphanesi, tiyatro salonu, sağlık ocağı, cenaze kaldırma birimleriyle komplike bir yapıdır.

Elbette cem yapılan ibadethane bölümü de vardır. Bunu reddediyor, Alevilerin kendi kimlik ve kişilikleriyle bu ülkenin unsurlarından biri olduğu gerçeğini yadsıyorlar. Bu da gerilim yaratıyor ve geleceğe ilişkin tehlikelere işaret ediyor.

Aleviler ne istiyor  
Bir tek şey istiyorlar, demokrasi. Herkes için demokrasi, Aleviler için de demokrasi.

AKP Hükümeti din ve vicdan özgürlüğü derken, şeriatçıların kendi inançları doğrultusunda nasıl gerekiyorsa öyle yaşamayı bir hak, hatta laikliğin bir gereğiymiş gibi sunarken, laiklikle hiçbir problemi olmayan, TCnin bekaasıyla, bölünmez bütünlüğü, bayrağı, sınırları ile hiçbir sorunu bulunmayan sadece demokrasi isteyen Alevilerin bu talebini şiddetle reddediyor. Aleviler kendi adları ile dernek, vakıf kurma faaliyetlerini ancak mahkemeler yoluyla elde edebiliyorlar. Alevi Bektaşi Kuruluşları Kültür Derneği yıllarca süren mahkeme sürecinin sonunda ancak bu sıfatı kullanabildi. Alevilerin başka bir isteği, nüfus cüzdanlarındaki çağımız değerleri, demokrasi, hatta laiklik ile bağdaşmayan din hanesinin kaldırılması...

Diyanet Teşkilatı, zorunlu din dersleri olmasın, cemevleri yasal statüye kavuşturulsun, Alevi köylerine cami yapma politikalarından vazgeçilsin, başta TRT olmak üzere kamusal bütçeden yayın yapan kuruluşların tek taraflı yayınları olmasın. Bunlar o kadar masumane istekler ki, her akıllı iktidarın da evet böyle olmalıdır diyebileceği istekler. Bunların gerçekleşmesi halinde Alevilerin geriye söyleyebileceği sözleri kalmayacağı gibi, olsa olsa Aleviliği nasıl daha modernize edelebiliriz, çağın koşullarına nasıl uydurabiliriz, feodal yapısından nasıl arındırabiliriz gibi sorunlar gündeme gelebilir. Ama gözüküyor ki, bugün bunu gerçekleştirmek o kadar kolay değil.

Sadece AKP mi, ondan önce kendilerini sosyal demokrat olarak tanımlayan iktidarlar da geldi...
Bugün AKP iktidarda olduğu için onun adını andık. Yoksa bu bir hükümet yaklaşımı değil, devlet öyle bakıyor. Kurtuluş savaşı sonrası ilk Meclisin bileşenlerini bir yana bırakacak olursak, ikinci Meclisten bu yana devletin Alevilere bakışı bu. Hanefi olan özbe öz, has evlatları dışında kalan herkesi dışladı. Tek tip vatandaş... Türk, Sünni, hatta onun da ötesinde Hanefi yurttaşlardan oluşan bir devlet, millet tahayyülü. 80-90 yıldır yaşadığımız sancı da bundan geliyor.

AKP bugün böyle, Çiller dün öyleydi, CHP önceki gün öyleydi, demokrat parti ondan önce öyleydi. Partilerden ziyade devlet politikası olduğu için öyle.

Alevilerde de farklılaşma var galiba...
Evet, Aleviler bu konuda hemfikir, homojen değiller. Nüfusunun 20-25 milyon olduğu varsayılan bir topluluğun esasen homojen olması da beklenemez. Aleviler dün köyde homojen idiler. Ama 30-40 yıldır kentteler. Kentte farklılaştılar, yabancılaştılar. Hem kültürlerine, inançlarına, hem doğalarına, hem de birbirlerine yabancılaştılar. Aleviler kentte her şeyden önce sosyalizmi tanıdılar. Baktılar ki, yüzyıllardır kendi ulularının söyledikleri ile sosyalist önderlerin söyledikleri arasında benzerlik, paralellik var. Sosyalist ilke ve görüşleri benimsemekte hiç de zorlanmadılar.

Sünnileri tanıdılar. Gördüler ki, onlar da kendileri gibi insanlar. Sandıkları gibi yezit, muaviye, cani, gaddar değil. Aynı apartmanda, sokakta, çarşıda birlikte oldular. En önemlisi fabrikada tezgahın başında birlikte çalışmaya başladılar ve fark ettiler ki, aynı derece sömürülüyorlar, aynı sorunları yaşıyorlar ve kurtuluş yolları bir; sendikal mücadele, siyasi mücadele... Köyde sadece askerlik ilişkisi içinde tanıdıkları devleti, kentte daha yakından tanıdı ve gördüler ki, sorunun kaynağı Sünni yurttaşlar değil, devlet ve bizatihi onun ideolojisi. O ideoloji sadece Alevileri, Alevi emekçileri sömürmüyor Sünnileri de sömürüyor. Alevilerin kentte bunun farkına varmaları, kendi içinde ekonomik ve siyasi farklılaşmayı da yarattı. Artık Alevilerin de işadamları, fabrikatörleri, sanayicileri, ihracatçıları olduğunu gördüler. Herkes sınıfının çıkarı nerede ise orada olmaya özen gösterdi. Alevilik Müslümanlıktır, Müslümanlığın özüdür hatta gibi söylemleri kendi sınıfsal çıkarları için doğru buldular ve devletle işbirliği yaptılar. İşbirlikçi dedeler, dernek, vakıf yöneticileri buldular, hatta bu tür vakıfları dernekleri kurmaya özendirdiler, cemevleri inşa ettirdiler. Kiralık diyebileceğimiz dedelerle kol kola girip, Aleviliği gerçek değerleri ile değerlendiren, tarihsel verileri ile tanımlayan, otantik özüne sadık kalan bilim adamlarına, araştırmacılara, yazarlara, ozanlara, dernek ve vakıf yöneticilerine cephe açtılar. Bu kavga hâlâ süregidiyor.

Birleşme mümkün mü?
Alevilerin böylesine bölünmüşlükleri devletin, iktidarların çok da işlerine geldi. Alevilerin sorunlarına en demokrat yaklaştığı söylenen Ecevit bile, siz gidin önce kendi aranızda anlaşın, söylemlerinizi tekleştirin ki, ona göre bu konuyu düşünelim dedi. Diğerleri de aynı şeyi dediler.

Alevilerin tek söz söyleme olasılıkları var mı; yok. Onun için bu sürüncemede, böyle gidiyor. Daha ne kadar gider, bu biraz da demokrasi güçlerinin ortak mücadelelerine bağlı bir şey.

Ne yazık ki birçok aydınımız, sol hareketin birçok kesimi Alevilerin bu hak arayışlarını, demokrasi taleplerini gerici, feodal, inançsal, mezhepsel talepler olarak gördüler; uzak durdu, eleştirel yaklaştı, soğuk baktılar. Oysa Aleviler sadece cemevi, Diyanet İşleri, semah saz için mücadele etmiyorlar. Onlar 1 Mayısta işçilerle, 1 Eylülde barışseverlerle bir olmaya, her 6 Mayısta şehitlerimizin mezarı başında olmaya, birlikte olmaya özen gösteriyorlar. Bunu göstermelik de yapmıyorlar, içlerinden geldiği, inandıkları, böyle duyumsayıp, düşündükleri için yapıyorlar. Devletle hareket eden Alevi kesimi ile işçi sınıfı ile hareket eden Alevi kesiminin söyledikleri arasındaki farkı anlamaları, görmeleri gerekiyor.


Bütün kavgaların, acıların nedeni inanca müdahale

Emel Sungur (Pir Sultan Abdal, 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Başkan Yardımcısı)

Cemevlerinde tüm Aleviler hemfikir mi?
Cemevleri Alevi kesiminin inanç merkezleridir. Alevilik ile ilgili değerlendirmelerde farklılıklar olmasına rağmen, cemevlerinin inanç merkezi olduğu noktasında tüm Aleviler birleşiyor. Bu ülkeyi yönetenlerin, iktidarların cemevini tartışmaya zaten hakkı yok. Alevilerin inanç merkezleri cemevleridir. Nasıl diğer inanç merkezlerine saygı duyuluyorsa, cemevlerine de saygı istiyoruz. Ama onu derken asla devlet cemevlerini yaptırsın, dedelerin paralarını ödesin değil. Devlet tamamen işin içinden çekilsin, her inanç kendisini finanse etsin. Zaten bu ülkede yaşanan bütün kavgaların, acıların temeli budur, inanca müdahale etmek, inancı siyasallaştırmak...

Devlet Alevilerden ne istiyor?
Alevileri tamamen İslam, hatta Sünni İslam olarak görmek istiyor. Hem ırk olarak tek bir ırk, hem de mezhep olarak tek bir mezhep, Sünni mezhebi istiyor devlet. Birdenbire Aleviliği ortadan kaldırması, yok etmesi mümkün değil. Ne istiyor o zaman, Diyanete dedeleri çağırıyor, Gelin paranızı biz verelim, ama bizim istediğimiz anlamda Aleviliği anlatın diyor. Zorunlu din derslerinde de öyle; Size din eğitimi verelim, Alevilik öğretisi öğretilsin ama bizim düşündüğümüz Alevilik. Devlet yıllardır böyle bir asimilasyon politikası ile götürdü işi.

Aslında bu iş daha böyle sürerdi. Ama toplum olarak acıları yaşadıktan sonra silkeleniyoruz ya, Sivas olayları bu anlamda diriliş noktası olmuştur. Türkiyede şunu gördük, bir darbeden sonra biraz hareketleniyoruz, sonra yeniden suskunluk dönemi başlıyor. Yalnız bu sefer toplumda ciddi bir tepki var, AKPye oy verenlerde bile. Danıştay olayında gördük bunu.

Kuruluş amacımız demokratik Alevi örgütlenmesi ama tek nedeni bu değil. Türkiyede demokrasinin, laikliğin, barışın, bağımsızlığın, özgürlüklerin yerleşmesi noktasında demokratik platformlarda da var olmak.

03.07.2006  KAYNAK: evrensel.net

Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. * YouTube, Alevilikte inanç-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62 * YouTube, Hakk Dergahı TV kanalımız: https://www.youtube.com/@hakkdergahitv8618 * Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241 * Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519 * WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı; https://www.alevilikte-inanc.de/ * Facebook, Seyyid Hakkı özel sayfamız; https://www.facebook.com/SeyyidHakkiAL/ Aşk ile Canlar...