Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. Seyyid Hakkı, 1965 Dersim doğumlu ve Ehli Beyt yazarı, Seyyid Seyfettin Ocağı evlatlarındandır. Aşk ile Canlar...
Seyyid Hakkı
Seyyid Seyfeddin Ocağı

Şiilerin Tövbekarlığı



Şiilerin Tövbekarlığı

 

Şiiler, her yıl 10 Muharrem’de kendilerini döverek kanlı törenler düzenlerler. Bunun nedenini, Anadolu Aleviliği üzerine doktora tezi hazırlamakta olan Hubyar Ocağı’na bağlı Hıdır Temel şöyle açıklıyor:

 

“Şiiliğin doğuş yeri ve merkezi Küfe’dir. Şiilik, şimdiye kadar bilindiğinin aksine, İran’da değil Irak’ta; Farslar tarafından değil, Araplar tarafından yaratılmıştır. Şia’nın doğuş tarihlerini 680 Kerbela olayı ile Muharrem ayı kutlamalarının ve Şia inancının belkemiğini oluşturan, ancak üzerinde durulmayan Tövbecilerin ölüm yürüyüşü’nü gerçekleştirdikleri 684 yılları arasında sınırlayabiliriz. Küfe’li Alevilerin imam Hüseyin’i zorla, elçiler göndererek çağırdıkları halde, O’nun ve yandaşlarının katledilişlerine yalnız seyirci kalmaları, katliamlardan sonra vicdan azabına dönüşür. Kendilerine ait-tawwabun, tövbeciler, diyen bir gurup insan bugünkü Şia’nın tohumlarını atarlar.

 

Hz.Ali ile birlikte Sıffin Savaşı’nda bulunmuş inançlı bir Alevi olan Surad oğlu Süleyman önderliğinde bir gurup insan, Süleyman’ın evinde gizli gizli toplanarak Hz.Hüseyin’e yardım etmedikleri için pişmanlık duyar ve bunu ona ihanet olarak görürler; bu vicdan azabından kurtulmanın, günahları affettirmenin bir yolunu, bir tövbe yolunu ararlar. Sonunda çare bulunur. Bu çözümü, yine bu olay üzerine en eski kaynak olan ve görgü tanıklarının ve onların çocuklarının ifadelerine dayanan Ebu Miknaf’ın “Surad oğlu Süleyman’ın Kitabı” adlı eserinden aktaralım:

 

“Süleyman’ın evlerinde toplanan insanlar, bu lekenin ancak o yolda ölüme ulaşarak affettirilebileceği görüşüne vardılar; “Musa milletine ‘Ey milletim! Buzağıyı Tanrı olarak benimsemekle kendinize yazık ettiniz. Yaratanınıza tövbe edin, tövbe ederek Tanrı’ya yönelin ve kendinizi öldürün!” diye buyrulan Bakara suresi 54. Ayet’ini zikrederek, İsraillilerin tövbe dileyerek boyunlarını büyük bir sabırla kılıç altına uzatmalarını ve ‘Günah ölümü’nü yaşamalarını anlatan Süleyman yandaşlarına dönerek sordu: “Sizler de aynı duruma hazır mısınız?”

 

Toplulukta bulunanlardan biri, “Allah adına günahlarımdan ve bu lekeden kurtulacağımı, Allah’ın beni bağışlıyacağını bilsem, hemen kendimi öldürürüm. Ancak, Allah Yahudilerin kendilerine yaptıklarını Müslümanlara yasaklıyor; hem müslümanları öldürmek, hem de müslümanların kendi kendilerini öldürmeleri Kur’an da haram kılmıştır.”

 

Bunda ortaya yeni bir sorun çıkar; Müslümanların kendilerini öldürmeleri yasaktır. Çare günah ölümünü cephede gerçekleştirmekte bulunurlar. Toplu intihar düşüncesi yerini toplu kurban olma düşüncesine bırakır; böylece öldürme işi düşmana bırakılacak, hem şehid olunacak, hem de aynı zamanda Kerbela ihanetinden ötürü tövbe ölümünü gerçekleştirmiş olacaklardır.

 

Bunun üzerine Süleyman, Irak’ın tanınmış Şiilerine mektuplar göndererek, onları topluca “Kurban olma yürüyüşü”ne çağırır. 684 yılının aralık Ayı’nda Küfe’nin kuzeyinde toplanacaklardır. Tövbeciler toplanırlar, ancak gelen bir avuç insandır. Fırat nehri boyunca kuzeye, Suriye’ye doğru yola çıkarlar. Kerbela’ya geldiklerinde konaklarlar. Aç, susuz, siyaha boyanmış yüzleriyle tövbeciler sabaha dek ağıtlar yakarak, imam Hüseyin’den af dileyerek ağlarlar. Sabah yola koyulurlar. 685 yılının ocak ayı başında Kuzey Mezopotamya’da bulunan ain el-Warda’da kendilerinin de bekledikleri gibi, Suriye’den gelen Yezid’in ordusu tarafından kılıçtan geçirilirler.

 

Hz.Hüseyin’in ketledilişinden tam 4 yıl sonra gerçekleşen bu “Tövbeciler hareketi’ne katılanlar, değindiğimiz gibi, Kerbela’da imam Hüseyin’in mezarının başında, imam Hüseyin için değil, kendilerinin ihanetlerinden dolayı affedilmeleri için gece gündüz ağlamışlardır. Bu suçluluğun açıkca kabullenilişi, Muharrem Ayı’nda yapılan Tövbe ve matem törenlerinin tümünün doğuş kaynağıdır. Özelikle Şiilerin Muharrem Ayı’nın onuncu gününde, yani Aşure gününde, kendilerine işkence yapmaları, kan akıtmaları, canlarını bu uğurda kurban adamaya hazır olduklarının sembolüdür; gönüllü kurban olmak burada ritualleştirilmiştir. Her ritual (dini tören) tekrarlanabilir. Kılıçla kendisini kesme, zincirle kendisini dövme böylece hem tövbe yerine geçmekte, hem insanı ölümden kurtarmakta, hem de her yıl tekrarlanmaktadır. Şiilere göre Muharrem Ayı kutlamaları matem değil tövbe kutlamalarıdır. Şiilikte; günah, Tövbe ve Ceza kavramlarının çok aşırı derecede kullanılmasının altında da bu yatar.

 

Bu yüzdendir ki, Şiiliğin asıl doğuşunu ve Muharrem Ayı törenlerini bu tövbeciler yürüyüşüne bağlıyoruz. Bu yürüyüşten önce, Kerbela katliamının anılmasına, Muharrem Ayı törenlerine hiç bir kaynakta rastlanmıyor.

 

Burada yeri gelmişken iki önemli noktanın altını çizmekte yarar var:

1- Muharrem Ayı törenleri İran Şiilerinde, Arap Şiilerinde tövbe törenlerinden oluşurken, Anadolu Alevileri’nde daha çok yas ayı olarak görülmektedir.

 

2- Aşure sözcüğü, Arapça Aşura, yani onuncu demektir. Oysaki Anadolu’da Aşura bir çeşit tatlı çorba, Anadolu Alevileri’nde de Muharrem Ayının 12’ci günü pişirilen çorbanın adıdır. Şiiler için Aşura Muharrem’in 10’cu günüdür ve bu anlamda da kullanılır. Muharrem Ayının onuncu gününde Şiilerin kendilerini dövmelerine, kan akıtmalarına, Aşura törenleri denilir. Anadolu Alevileri’nde bu kutsal ayda can yakmak, kan akıtmak, hatta ve hatta ağaç kesmek bile yasakken, Şiiler kendilerinin canlarını yakarlar ve kendi kanlarını akıtırlar.

 

Burada da açıkca görüldüğü gibi, Şiilikte Anadolu Aleviliği arasında büyük benzerlikler bulunmasına rağmen, (tıpa tıp) aynılık yoktur.

 

Anadolu Alevileri Muharrem Ayı geldiğinde bir araya toplanarak “Kerbela Vakası” anlatır ve ağlarlardı. Hiç kuşkusuz, burada anlatılan ya da okunan eserler içerisinde Fuzuli’nin “Saadete Ermişlerin Bahçesi” adlı eseri, eşsizliğini günümüzde bile hala korumaktadır. Alevi Eren’i, Alevi Ozan’ı, Şiire Kerbela ile başlar. Alevi Halk Şiirlerinin en güzeli, Kerbela üzerine yazılan mersiyelerdir. Bu mersiyelerde Kerbela katliamı canlandırılır, Yezide ve soyuna lanetler okunur. Bugün bu gelenek, çağın koşulları ne olursa olsun devam etmektedir. Kerbela zulmü yeni olaylarla yerini günün zulümleri ile tekrarlanmaktadır.”

 

Seyyid Hakkı

Kaynak: Lütfi Kaleli, Binbir çiçek mozaiği Alevilik

Can yayınları 36


Alevilikte Inanç - Seyyid Hakkı sayfamızı önerelim ve yönlendirelim. * YouTube, Alevilikte inanç-Seyyid Hakkı kanalımız: https://www.youtube.com/user/YediDeryaSohbeti62 * YouTube, Hakk Dergahı TV kanalımız: https://www.youtube.com/@hakkdergahitv8618 * Facebook, Hakk Dergahı muhabbet grubumuz: https://www.facebook.com/groups/244039227002241 * Fcebook, Hakk Dergahı Ilim Irşad sayfamız; https://www.facebook.com/profile.php?id=100057353323519 * WEB sayfamız, Alevilikte Inanç-Seyyid Hakkı; https://www.alevilikte-inanc.de/ * Facebook, Seyyid Hakkı özel sayfamız; https://www.facebook.com/SeyyidHakkiAL/ Aşk ile Canlar...